Kadınlığımızı ve erkekliğimizi öğretirler. Yüzyıllardır süregelen bir meseledir bu, Adem ve Havva dan kalan. Kaburga kemiğinden yaratılmak aşağılayıcı bir nedenmiş gibi vurulur durur yüze, balçık nüveli adamlar tarafından.
Kemik mi, çamur mu? kıyaslamasına girmek dallanıp budaklanacağı için, meyveyi başka ağaçtan koparmaya gidiyoruz yazı itibari ile.
Öncelikle maddeleri sıralayalım. Ülkemizdeki kadın ve erkek anlayışı üzerine olan bu maddeler, başka ülkelerdeki değer yargıları ile karıştırılmasın lütfen.
Kadın kocasından çok para kazanmamalıdır. Erkeğin egosu böyle bir şeyi kaldırmaz ve erkegin egosunu hoş tutamıyorsan, kadın degilsin zaten.
* Kadın işten eve geç gelip kafa dinleyemez. Yorgundur- ama kocası mutlaka daha yorgundur. Kocasına yemek yapıp aynı zamanda bakımlı olup, onu yatakta da mutlu etmek zorundadır. Yoksa zavallı koca, onu dandirik ruslarla aldatmak zorundadır. Aldatılmak kadının suçudur. Erkektir asıl mağdur...
Kadın bakire olarak evlenmek zorundadır, zira kadın metadır.
Kadın çocuklarına iyi bir ana olmak zorundadır. Ana kutsaldır, ama baba canı ne isterse yapabilir. Kutsal olmak demek, insan üstü olmak demektir. Kadını insanlıktan çıkaran bir kelimedir. Erkek ise insandır. Erkek hata yapar, kadın yapamaz.
Kadın kocasının tüm kaprislerini çekmek zorundadır. Kadın kocası konuşmak isterse, onu dinlemek zorundadır. Kadın konuşmaya ihtiyaç duyuyorsa, dır dır ediyordur ancak! Kadın susar. Kadın yüksek sesle gülmez. Bel altı espiri yapmaz. Kadın gece arkadaşlarıyla içmeye çıkmaz. Kocasını işten arayıp, "Çocugu sen al bugün, ben kızlarla bir iki bir şey içeceğim hayatım" diyemez. Kadına yakışmaz bu.
Kadın vücudundaki selülitlerden utanmakla yükümlüdür. Kocası göbeğiyle gurur duyar. Kadın daima rejim yapar- yoksa kocası elden gider degil mi? Ne de olsa bedeni kendine degil, kocasına aittir.
Kadın izin alır. En modern, en kentli kadın bile izin alır. Oysa erkek, keyfi isterse haber verir. Üstelik bunu da lütfedermiş gibi yapar. "Hayatım ben sana haber veriyorum ama, falancanın kocası bak hiç söylüyor mu karısına, değerimi bil!" der.
Kadın az bilir. Zira erkeğine "O öyle degil, böyle" derse, o adam bunalıma girer. En medeni zannedilen adam bile yeri geldiğinde "Her b... biliyorsun, kes sesini" der. Ve erkekler böyle bir kadınla yaşayana kadar, "Benim karım çok bilgili olsun isterim." der, dururlar.
Kadın otoriteye baş kaldıramaz. Cadı olur adı. En ufak bir itirazında bile, mantık dışı bir yaklaşımı eleştirdiğinde bile adam ona "Agresif, sinirli, bunalım, memnuniyetsiz..." etiketini yapıştırır. Aynısını erkek yapınca, "Entel olur, maço olur, kadına sahip çıkan olur, erkek adam olur..."
Kadın affetmekle yükümlüdür. Kadın affedicidir. Ailesini, yuvasını korumakla sorumlu. Erkek yapar eder, döner dolaşır gelir ve kalındığı yerden devam eder müessese, bir sonraki maceraya kadar.
Bu maddeler; şu an için yaşanılan kadın görüntüsünün, ne anlama geldiğini açıklayan özet niteliğinde.
"Hayır böyle değil" demek isteriz fakat diyemeyiz.
"Kadın-erkek eşittir" cümlesinin dudaklardan çıkanca ne kadar hoş durduğunu bildiğimiz gibi; kalben "Ha s.....oradan" dendiğini de biliriz!
Durum gün gibi aşikar.
Kemikle, çamurun mücadelesi hep devam edecek.
Yollar yürümekle aşınmazmış.
Yürüyelim arkadaşlar!