ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
4 Mayıs 2024, Cumartesi 12:38   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  alesta83> Forum Mesajları
    alesta83'e ait Toplam 2664 Forum Mesajı var
<<1234567891011 12131415161718192021...100...200...267>>


alesta83

alesta83 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Fıkralar >Fıkralar ve komik yazılar paylaşıp tebessüm edelim ;)>
  24.Oca.2008 Per 22:53:20
fiogf49gjkf0d
 Offfff offfff  koptuuuuum bee yarenimmm   desene cima  yapma şansları hiiç yok mazallah öyle bi çocuk olmasııı dağlara taşlara en kuru ağaçlara:))))  Sen çoook yaşa hemiiiii yarenim :))


alesta83

alesta83 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Fıkralar >Fıkralar ve komik yazılar paylaşıp tebessüm edelim ;)>
  24.Oca.2008 Per 22:35:59
fiogf49gjkf0d














alesta83

alesta83 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >Koyun Nasıl Kopyalanır?>
  24.Oca.2008 Per 22:27:05
fiogf49gjkf0d
1.aşamada kopyalayacağımız koyunu belirliyoruz






2.aşamada faremizi hareket ettirerek imleci koyunun üzerine sabitliyoruz ve açılan pencereden kopyala seçeneğini seçiyoruz.




3. aşamada koyunu kopyalamamız gereken boş bir alana imlecimizi sürüklüyoruz ve faremizi sağ tıklayıpaçılan pencereden yapıştır seçeneğini seçiyoruz.



yapıştırdıktan sonra koyun kopyalama işlemimiz başarıyla sonuçlanmış olur ve elimizde şuan iki tane koyun bulunur.



fakat eğer ki olurda yapıştır yerine eliniz kayarda kes seçeneğini seçerseniz(aşağıda ki şekilde gözüktüğü gibi




sonucunda aşağıdaki şekildende anlaşıldığı gibi koyuna yazık olur. size tavsiyem kes seçeneğini kullanmak isterseniz kurban bayramını beklemelisiniz.




şimdi bu masrafsız vede oldukça kolay olan koyun kopyalama işlemini sizde evinizde deneyebilirsiniz.


alesta83

alesta83 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Uğur Mumcu..>
  24.Oca.2008 Per 02:28:23
fiogf49gjkf0d
Ülkemizin yetiştirdiği ve karanlık güçlerin katlettiği değerlerimizi saygı ve sevgiyle anıyorum.
Umarım Ulusal Kurtuluş Savaşı nda şehit olan, kanları pahasına bu güzel toprakları bize vatan kılan şehit ve gazilerimizle birlikte, ülkemizin aydınlanmasında her zaman yurttaşların yanında yer alan ve bu uğurda katledilen değerlerimizi sadece katledildikleri günleri yıldönümlerinde nutuk atarak değil, bize emanet ettikleri bayrağı taşıma bilinciyle hareket ederek; "Onlar"a olan minnet borcumuzu öderiz.
 
 
 
 
Bombalı saldırı sonucu yaşamını yitiren Cumhuriyet yazarı Ahmet Taner Kışlalı,  son 20 yılda Cumhuriyet yazarlarına yönelen saldırılar zincirinin son halkası oldu. Cumhuriyet, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Ümit Kaftancıoğlu, Cavit Orhan Tütengil, Onat Kutlar gibi çok değerli yazarlarını yitirirken Server Tanilli saldırı sonucu sakat kaldı.
 
 
PROF.DR MUAMMER AKSOY SUIKAST KURBANI
 
 
Dun Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı, Atatürkçülüğün ve bağımsızlığın ödün vermez savunucusu Prof. Muammer Aksoy Muammer Aksoy hocanin katledilmesinin 17. senesi idi.
31.Ocak.1990 tarihinde aksam vakti evine giderken öldürüldü. 
Prof.Dr.Muammer Aksoy u rahmetle aniyorum
 

Tütengil Hoca

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Sosyoloji Enstitüsü Başkanı ve gazetemizin yazarlarından Prof. Cavit Orhan Tütengil 1979 yılının 7 Aralık sabahı saat 07.45 te Levent teki Sülün Sokak ta bulunan İETT durağında, silahlı dört kişi tarafından öldürüldü. Saldırganlar, Tütengil in cesedinin üzerine, Ne Amerika Ne Rusya, Bağımsız Türkiye- Anti Terör Birliği yazılı bir not bıraktılar. Polis, olay yerinde 9 milimetre çapında 12 boş kovan buldu. Tütengil cinayetinde yapılan soruşturma ve yargılamalar ise sonuçsuz kaldı. Hatta yargılama dosyası bile kayboldu. Tütengil in cenazesi, 9 Aralık 1979 günü Şişli Camii nden olaylı bir biçimde kaldırıldı. Cenazeye katılmak isteyenlerle güvenlik güçleri arasında çıkan çatışma sonunda bir işçi öldü, sekiz kişi yaralandı. Yaralananlardan biri de, gazetemizin bir diğer yazarı, Ümit Kaftancıoğlu idi. Kaftancıoğlu, bu törenden aylar sonra bir başka hain saldırının hedefi oldu...
 
 

Susmayan Kalem: Kaftancıoğlu

Makaleleri Cumhuriyet in sayfalarında sık sık yer alan TRT yapımcısı ve yazar Ümit Kaftancıoğlu , Mecidiyeköy Sakızağacı durağı önünde 11 Nisan 1980 günü sabah saat 07.50 de silahlı iki faşistin saldırısına uğradı. Şişli Çocuk Hastanesi ne kaldırılan yazarımız Kaftancıoğlu, müdahalelere karşın kurtarılamadı.
 
 

Bahriye Üçok

12 Eylül öncesinde yazarlarımıza yönelik saldırıların kaynağı sivil faşist çetelerdi. 12 Eylül 1980 sonrası yazarlarımıza yönelen şiddet, bu kez, kendilerine İslamcı diyen dinci çetelerden kaynaklanıyordu. Yazarlarımıza yönelik saldırıların ikinci perdesi, 6 Ekim 1990 günü Çankaya Caddesi ndeki evine gönderilen bir kargo paketinin patlamasıyla ölen Prof. Bahriye Üçok la açıldı. İlahiyat Fakültesi eski öğretim üyesi ve SHP Parti Meclisi Üyesi Prof. Bahriye Üçok, toplumsal ve siyasal sorunlarla ilgili düşüncelerini Cumhuriyet sayfalarında ortaya koyuyordu
 
 
 
Muammer Aksoy

Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı, Atatürkçülüğün ve bağımsızlığın ödün vermez savunucusu Prof. Muammer Aksoy , 31 Ocak 1990 günü saat 19.05 te Ankara Bahçelievler deki evine giderken öldürüldü. Cinayetten iki saat kadar sonra gazeteleri arayan bir kişi, Tesettür konusunda İslama karşı takındığı tavır nedeniyle Müslümanlar tarafından cezalandırıldı. Olay İslami Hareket adına üstleniliyor. 7.65 Baretta ile cezalandırılmıştır dedi. Muammer Hoca nın dosyasında, öldürüldüğü gün elde edilen üç boş kovanın dışında bir şey yoktu. Olay hâlâ faili meçhul...

Prof. Muammer Aksoy un cenazesinde Cumhuriyet in bir başka yazarı, hocasının fotoğrafını kortejin en önünde kucağında taşıdı. Bu yazarımız, 1993 yılında yitirdiğimiz Uğur Mumcu ydu...

 

Onat Kutlar

Cumhuriyet yazarı, sinemacı Onat Kutlar , 30 Aralık 1994 te The Marmara Oteli nin pastanesinde meydana gelen patlama sonucu ağır yaralandı. Patlama sonucu omuriliği zedelenen yazarımız, Amerikan Hastanesi nde 12 gün boyunca sürdürdüğü yaşam mücadelesinde yenik düşerek yaşamını yitirdi.

 

AHMET TANER KIŞLALI

21 Ekim 1999 sabahı, Ankara da evinin önünde bombalı bir suikast sonucunda öldürülen  Ahmet Taner Kışlalı, 1939 da Tokat ın Zile ilçesinde doğdu..

 
 


alesta83

alesta83 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Uğur Mumcu..>
  24.Oca.2008 Per 01:45:55
fiogf49gjkf0d
Vurulduk ey halkım, Unutma Bizi
Dağ gibi karayağız birer delikanlıydık,
Babamız sırtında yük taşıyarak getirirdi aşımızı, ekmeğimizi.
Arabalar şırıl şırıl ışıklarıyla caddelerden geçerken
bizler bir mumun ışığında bitirdik kitaplarımızı
kendimiz gibi yaşayan binlerce yoksulun yüreğini,
yüreğimizde yaşayarak katıldık o büyük kavgaya.
Ecelsiz öldürüldük
Dövüldük, vurulduk, asıldık...
Vurulduk ey halkım, unutma bizi
Yoksullugun bükemedigi bileklerimize, çelik kelepçeler takıldı.
İşkence hücrelerinde sabahladık kaç kez,
İsteseydik, diplomalarımızı mor binlikler getiren birer senet gibi kullanırdık.
Mimardık, mühendistik, doktorduk, avukattık.
Yazlık kışlık katlarimiz, arabalarımız olurdu.
Yüreğimiz işçiyle birlikte attı, köylüyle birlikte attı.
Yaşamımızın en güzel yıllarını, birer taze çiçek gibi verdik topluma.
Bizleri yok etmek istediler hep.
Öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
Fidan gibi genç kızlardık; hayat, şakırdayan bir şelale gibi akardı göz bebeklerimizden.
Yirmi yaşında, yirmi bir yaşında, yirmi iki yaşında iskencecilerin acimasiz ellerine terkedildik.
Direndik küçücük yüreğimizle, direndik genç kızlık gururumuzla.
Tükürülesi suratlarına karşı bahar çiçekleri gibi,
taptaze inançlarimizi fırlattık boş birer eldiven gibi.
Utanmadılar insanlıklarından, utanmadılar erkekliklerinden.
Hücrelere atıldık ey halkım, unutma bizi.
Ölümcül hastaydık.
Bağırsaklarımız düğümlenmişti.
Hipokrat yemini etmis doktor kimlikli işkencecilerin elinde öldürüldük acımaksızın. Gelinliklerimizin
ütüsü bozulmamıştı daha.
Cezaevlerine kilitlenmiş kocalarımızın taptaze duygularına, birer mezar taşı gibi savrulduk.
Vicdan sustu.
Hukuk sustu.
İnsanlık sustu.
Göz göre göre öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
Kanserdik; ölüm, her gün bir sinsi yılan gibi dolaşıyordu derilerimizde.
Uydurma davalarla kapattılar hücrelere.
Hastaydık.
Yurtdışına gitseydik kurtulurduk belki.
Bir buçuk yaşındaki kızlarımızı öksüz bırakmazdık.
Önce kolumuzu, omuz başından keserek, yurtseverlik borcumuzun diyeti olarak fırlattık attik
önlerine.
Sonra da otuz iki yaşında bırakıp gittik bu dünyayı, ecelsiz.
Öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
Giresun daki yoksul köylüler, sizin için öldük.
Ege deki tütün işçileri, sizin için öldük.
Doğu daki topraksız köylüler, sizin için öldük.
İstanbul daki, Ankara daki işçiler, sizin için öldük.
Adana da, paramparça elleriyle, ak pamuk toplayan işçiler, sizin için öldük.
Vurulduk, asıldık, öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
Bağımsızlık, Mustafa Kemal den armağandı bize.
Emperyalizmin ahtapot kollarına teslim edilen ülkemizin bağımsızlığı için kan döktük sokaklara.
Mezar taşlarımıza basa basa, devleri yönetenler gizli emellerle,
başlarımızı ezmek
kanlarımızı emmek istediler.
Amerikan üsleri kaldırılsın dedik, sokak ortasında sorgusuz sualsiz vurdular.
Yirmi iki yaşlarındaydık öldürüldüğümüzde ey halkım, unutma bizi.
Yabancı petrol şirketlerine karşı devletimizi savunduk, komünist dediler.
Ülkemiz bağımsız değil dedik, kelepçeyle geldiler üstümüze.
Kurtuluş Savaşı nda emperyalizme karşı dalgalandırdığımız
bayrağımızı daha da dik tutabilmekti çabamız.
Bir kez dinlemediler bizi.
Bir kez anlamak istemediler.
Vurulduk ey halkım, unutma bizi.
Henüz çocukluğumuzu bile yaşamamıştık.
Bir kadın eline değmemişti ellerimiz.
Bir sevgiliden mektup bile almamıştık daha
Bir gece sabaha karşı, pranga vurulmus ellerimiz ve ayaklarımızla çıkarıldık idam sehpalarına.
Herkes tanıktır ki korkmadık. İçimiz titremedi hiç.
Mezar toprağı gibi taptaze,
mezar taşı gibi dimdik boynumuzu uzattık yağlı kementlere.
Asıldık ey halkım, unutma bizi.
Bizi öldürenler, bizi asanlar, bizi sokak ortasında vuranlar,
ağabeyimiz, babamız yaşındaydılar.
Ya bu düzenin kirli çarklarına ortak olmuşlardı, ya da susmuşlardı bütün olan bitenlere.
ÖFKELERİNİ BİR GÜN BİLE KARŞISINDAKİLERE
BAĞIRMAMIŞ İNSANLARIN GÖZLERİ ÖNÜNDE ÖLDÜRÜLDÜK.
Hukuk adına, özgürlük adına, demokrasi adına.
Batı uygarlığı adına, bizleri bir şafak vakti ipe çektiler.
Korkmadan öldürüldük ey halkım, unutma bizi.
Bir gün mezarlarımızda güller açacak
ey halkım, unutma bizi.
Bir gün sesimiz, hepinizin kulaklarında yankılanacak
ey halkim unutma bizi.
Özgürlüğe adanmış bir top çiçek gibiyiz
simdi hep birlikteyiz
ey halkım, unutma bizi.


alesta83

alesta83 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Uğur Mumcu..>
  23.Oca.2008 Çar 23:25:58
fiogf49gjkf0d

Uğur Mumcu ..

Saygıyla Anıyoruz..

24 Ocak 1993 yılında, evinin önünde düzenlenen bir bombalı saldırı sonucu yitirdiğimiz Uğur Mumcu nun Cinayetinin Soruşturması çeşitli aşamalar geçirmiştir.
Olaya başından itibaren Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı el koymuştur. Ancak dosya bir türlü tamamlanamamıştır. 7 yıl gibi uzun bir sürecin sonunda 11 Temmuz 2000 tarihinde "Umut Davası" adıyla bir dava açılmıştır.

Uğur Uğur Mumcu cinayeti bütün bağlantılarıyla hâlâ aydınlatılamamıştır.

Mahkemenin verdiği karar onansa bile, cinayete azmettirenler ortaya çıkmadığı sürece, dosya bizim açımızdan kapanmış sayılmayacaktır.


Türk gazeteci, araştırmacı ve yazar
Doğum tarihi 22 Ağustos 1942
Doğum yeri Kırşehir, Türkiye
Ölüm tarihi 24 Ocak 1993
Ölüm yeri Ankara, Türkiye
Eğitimi Hukuk (Üniversite)
Mesleği Araştırmacı, gazeteci ve yazar
Uğur Mumcu (d. 22 Ağustos 1942, Kırşehir - ö. 24 Ocak 1993, Ankara), Türk gazeteci, araştırmacı ve yazar.
Eşi Güldal Homan evlilikleri (1977) süresince oğlu Özgür (1981) ve kızı Özge isimli çocukları vardır. 1993 yılında uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetmiştir.
Annesi Nadire Hanım, babası, Tapu Kadastro memuru Hakkı Şinasi Bey di. Ailesi Ankaralı olan Uğur Mumcu, 22 Ağustos 1942 tarihinde, babasının memuriyeti dolayısıyla Kırşehir de, dört kardeşin üçüncüsü olarak doğdu.
İlk ve orta okulları Ankara Bahçelievler Deneme Lisesi nde okuyan Mumcu çok aktif bir öğrenciydi. Üniversite eğitimini 1961-1965 avukat olmak üzere başladığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ni tamamladı. 26 Ağustos 1962’de Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan Türk Sosyalizmi başlıklı makalesiyle Yunus Nadi Ödülü’nü aldı. 1963’de fakültede öğrenci derneği başkanı seçildi.
Askerliğini yapmaya hazırlandığı sırada 12 Mart dönemi’nde bir yazısında kullandığı "ordu uyanık olmalı" sözleriyle, "orduya hakaret etmek", "sosyal bir sınıfın öteki sosyal sınıflar üzerinde tahakkümünü kurmak" suçunu işlediği iddasıyla gözaltına alındı. Mamak Askeri Cezaevi’nde pek çok aydınla birlikte bir yıla yakın kalan Uğur Mumcu, bu davadan dolayı 7 yıl hapse mahkum edildi. Fakat Yargıtay ca karar bozuldu ve serbest bırakıldı. Bu olaydan sonra Mumcu askerliğini, 1972-1974 yılları arasında Ağrı nın Patnos ilçesinde, resmi tanımıyla "sakıncalı piyade eri" olarak tamamladı. Patnos ta, ağır koşullar altında askerliğini yaparken, zaten uzun zamandan beri var olan ülseri yüzünden mide kanaması geçirdi.
Yeni Ortam gazetesinde başladı. Yeni Ortam’da, köşe yazarlığı yapan Uğur Mumcu, 1975’ten itibaren Cumhuriyet’te Gözlem başlıklı köşesinde düzenli olarak yazmaya başladı. Aynı zamanda Anka Ajansı nda çalışmaktaydı. 1975’te Mart dönemini sergilediği makalelerinden oluşan Suçlular ve Güçlüler adlı kitabını yayınladı. Aynı yıl, Altan Öymen le birlikte hazırladıkları, Süleyman Demirel in yeğeni Yahya Demirel in hayali mobilya ihracatını konu edinen, Mobilya Dosyası adlı kitabı yayınlandı.
1977 yılından sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya başladı. Gözlem başlıklı köşesinde 1991 yılının Kasım ayına kadar aralıksız olarak yazdı.
1977’de Sakıncalı Piyade ve Bir Pulsuz Dilekçe kitapları yayımlandı. Ertesi yıl, Sakıncalı Piyade adlı yapıtını Rutkay Aziz ile birlikte tiyatroya uyarladı. Oyunu Ankara Sanat Tiyatrosu tam 700 kere sahneledi. 1978’de, ünlünün yaşam öykülerini, siyasal geçmişlerini, bir güldürü zenginliğiyle anlattığı kitabı Büyüklerimiz yayımlandı.
1981’de terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak..." için yazdığı Silah Kaçakçılığı ve Terör yayımlandı. Aynı yıl, Mehmet Ali Ağca’nın Papa’yı öldürme girişiminden sonra Ağca üzerine inceleme ve araştırmalarını yoğunlaştırdı
Ülkede terör olaylarının artması nedeniyle 1979 yılında 12 Mart dönemi öncesi ve sonrası gençlik liderlerinin yaşadıklarını kendi ağızlarından yansıttığı ve silahlı eylemlerle bir yere varılamayacağına dikkat çektiği kitabı Çıkmaz Sokak’ı yayımladı. 1982’de Ağca Dosyası, ardından Terörsüz Özgürlük adlı makale derlemesi yayımlandı. 1983 yılında Ağca ile cezaevinde röportaj yaptı. 1984 yılında Aziz Nesin öncülüğünde bir grup tarafından Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Başkanlığına sunulan ancak, Kenan Evren in imzalayanları "vatan hainliği" ile suçlayarak dava açtığı Aydınlar dilekçesinin hazırlanmasına katıldı; 12 Eylül döneminde aydınlara yapılan işkenceyi anlatan Sakıncasız adlı oyunu yazdı; Papa-Mafya-Ağca kitabını yayımladı.
1987’de araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen Rabıta ve 12 Eylül adlı kitapları; 1991’de en önemli araştırmalarından biri olan Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925 yayımlandı.
1991 yılında İlhan Selçuk ve yaklaşık seksen Cumhuriyet çalışanı ile birlikte gazeteden ayrıldı. Bir süre işsiz kaldı. 1 Şubat - 3 Mayıs 1992 tarihleri arasında Milliyet Gazetesi nde yazan Mumcu, Cumhuriyet Gazetesindeki yönetim değişikliği üzerine 7 Mayıs 1992 de Cumhuriyet e döndü.

Mumcu, 7 Ocak 1993 tarihinde Mossad ve Barzani isimli bir yazı yazdı. Bu yazısında Barzani, CIA ve Mossad arasındaki bağlantılara değindi ve yazısını şöyle bitirdi:
Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD"ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve MOSSAD, antiemperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?
8 Ocak 1993 tarihli Cumhuriyet Gazetesindeki Ültimatom başlıklı yazısında ise yakında yayınlayacağı kitabında istihbarat örgütleri ile bölücü Kürt milliyetçileri arasındaki bağlantıları açıklayacağını yazmıştı. Kardeşi Ceyhan Mumcu, cinayetten önce Uğur Mumcu nun İsrail elçisiyle görüşme yaptığını basına gönderdiği açıklamada yazmıştı.Gazetecilik hayatı başarılarla dolu olan Mumcu 24 Ocak 1993 tarihinde uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Ölmeden önce ayrıca polis-mafya-siyaset ağının derin boyutlarını araştırmaktaydı.
Uğur Mumcu anısına ailesi tarafından Ekim 1994 te Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı adında bir vakıf kurulmuştur.
 
Eserleri..
Mobilya Dosyası (1975)
Suçlular Ve Güçlüler (1975)
Sakıncalı Piyade (1977)
Bir Pulsuz Dilekçe (1977)
Büyüklerimiz (1978)
Çıkmaz Sokak
Tüfek İcad Oldu
Silah Kaçakçılığı Ve Terör (1981)
Söz Meclisten İçeri (1981)
Ağca Dosyası (1983)
Terörsüz Özgürlük
Papa - Mafya - Ağca
Liberal Çiftlik
 Devrimci Ve Demokrat
Aybar İle Söyleşi
İnkılap Mektupları
 Rabıta
12 Eylül Adaleti
Bir Uzun Yürüyüş
Tarikat - Siyaset - Ticaret
 Kazım Karabekir Anlatıyor
40 ların Cadı Kazanı
Kürt İslam Ayaklanması 1919-1925
Gazi Paşa ya Suikast
Sakıncalı Piyade (Tiyatro)
Söze Nereden Başlasam
Bu Düzen Böyle Mi Gidecek?
Bomba Davası Ve İlaç Dosyası
 Sakıncasız
 Eğilmeden Bükülmeden
 Kürt Dosyası (1993)


alesta83

alesta83 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Bu tiplerden uzak duralım ;))>
  23.Oca.2008 Çar 21:26:31
fiogf49gjkf0d
İnek tipli
İnek tipli erkeklere en çok okulda, dershanede, kütüphanede, panelde ve seminerde rastlarız. Çok okumaktan gözleri bozulduğu için genelde gözlük takarlar. Modayla uzaktan yakından ilgileri yoktur. Her gün aynı kıyafeti giyerler desek yeridir, tercihleri de süveter, gömlek ve kumaş pantolondan yanadır. Her buldukları fırsatta bir şey okurlar, çevrelerinde kız var mı yok mu farkına bile varmazlar.

Onlarla neden çıkılmaz?
Çünkü onunla sadece kitaplardan ve derslerden konuşabilirsin. Sosyal yönleri zayıftır, partiler, konserler hiç onlara göre değildir. Doğum günlerini bile fotoğraftaki gibi tek başlarına kutlarlar...
 
 
Çapkın erkekler
Onlarla kızların çoğunlukta olduğu ve çapkınlık yapabilecekleri her yerde karşılaşabiliriz. Özelikle de spor salonlarında, barlarda, gece kulüplerinde, havuz başlarında... Onları çapkın bakışları ve fotoğraftaki gibi muzip gülüşleri ele verir. Genellikle yakışıklı ve havalı olurlar. Kendilerinden emin gözükürler, burunları havadadır.

Onlarla neden çıkılmaz?
Onların yakışıklılığına kapılmamak gerek! Çünkü seni çok üzer! Etraftan gelen Seninkini gördüm, yanında bir kız vardı gibi söylentiler seni bunalıma sürükleyebilir. "Aynı anda kim bilir kaç kızı idare ediyor!" düşüncesiyle yaşayamazsın herhalde, değil mi?
 
İmaj adamı
İmaj adamının adresi tabii ki kalabalık ve popüler mekanlar... En büyük zevki bir akşam popüler bir mekanda, başka bir akşam ise marjinal bir eğlence kulübünde gönlünü eğlendirmek... Onu ilk görüşte tanımak biraz zordur aslında. Modayı takip etmeye çalışırlar, ama pek başarılı oldukları söylenemez. Her konuda söyleyecek sözleri vardır, ama genellikle boş konuşur ve yüzeyseldirler.

Onlarla neden çıkılmaz?
Onlarla uğraşmak aslında çok zordur. Kişilikleri oturmamıştır, kompleksleri vardır. Bakışlarından bile kompleksli olduğunu anlarsınız, tıpkı fotoğraftaki adamın bakışları gibi... Kompleksli olduğunu size yansıtır, kendini kötü ve yetersiz hissetmene neden olur.
 
Kıro erkekler
Her an her yerden fırlayabiliriler. Lüks otellerde, gece kulüplerinde, otobüslerde, plajda, vapurda... Onu tanımak için fazla çaba harcamana gerek kalmaz, giyimi ve davranışlarıyla hemen kendini belli eder. Genellikle beyaz çorapları, boynundaki altın zinciri ve elindeki tespih onu ele verir. Ama artık modern görünüşlü kırolar da var. Yine de onları fark etmek çok kolay!

Onlarla neden çıkılmaz?
Çünkü girdiğin her ortamda seni rezil eder. Onunla konuşacak fazla ortak konu bulamazsın. Aynı zamanda maçodur, seni sahiplenir ve her hareketinden haberdar olmak ister.
 
Maço erkekler
Maço erkekler her an her yerde karşımıza çıkabilir. Hatta o çok kibar olarak bildiğin erkek arkadaşın bile bir anda maçolaşabilir. Ne de olsa her erkeğin içinde biraz maçoluk var! Uzak durman gereken profilse her hareketiyle maçoluğunu ortaya koyan erkekler... Bu erkekler genellikle erkek arkadaşlarıyla takılır, fazlasıyla dayılanır, futbol maçlarını kaçırmazlar. Küfür etmek kişilikleriyle özdeşleşmiştir. Kibar olmak onların asla başaramayacakları bir özelliktir. Fotoğraftaki gibi klasik giyinir, en demode gözlüğü takarlar.

Onlarla neden çıkılmaz?
Maço erkekler giyimine, hareketlerine, makyajına, arkadaş ilişkilerine, kısaca her şeyine karışır. Sana kısıtlamalar getirir ve sürekli kendisine hizmet etmeni bekler. İlk günlerde bu hareketlerine göz yumabilirsin ama kısa süre sonra seni rahatsız etmeye başlar. Ayrıca seni eve kapatıp, kendisi çapkınlık yapabilir!
._,_.___


alesta83

alesta83 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Güzel Sözler >***gif resimli güzel sözler***>
  23.Oca.2008 Çar 20:34:53
fiogf49gjkf0d


alesta83

alesta83 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Türkler Hakkındaki Düşünceler..>
  23.Oca.2008 Çar 20:16:31
fiogf49gjkf0d

Başka söze gerek yok..

Aşağıdaki özelliklere sahip kaç kişi var..Ahhh nerdesin kalkta halimizi gör!!!

 

 



alesta83

alesta83 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >ABD nin insanlık dışı deneyleri..>
  22.Oca.2008 Sal 22:20:19
fiogf49gjkf0d

Amerika da bilim adına yapılan insanlık dışı deneyler tüyler ürpertiyor.İşte onlardan bazıları...

1931 - İNSANA KANSER HÜCRESİ AŞILANDI

Dr. Cornelius Rhoads , Rockefeller Tıbbi Araştırmalar Enstitüsü nün gözetiminde insan deneklere kanser hücreleri aşıladı. Daha sonra Maryland, Utah ve Panama da ABD Ordusu Biyolojik Silah tesislerini kurdu ve ABD Atom Enerjisi Komisyonu na tayin edildi. Buradaki görevi sırasında Amerikan askerlerine ve hastanelerde yatan sivil hastalara radyoaktif madde verilmesini içeren bir dizi deneye başladı.

1932 - 200 SİYAH KOBAY OLARAK KULLANILDI

Tuskegee Frengi Araştırmaları başladı. Frengi teşhisi konulmuş ancak hastalıkları kendilerine bildirilmemiş 200 siyah erkek tedavi edilmek yerine hastalığın seyrini ve belirtilerini izlemek amacıyla kobay olarak kullanıldı. Sonuçta hepsi frengiden ölen bu insanların ailelerine onların aslında tedavi edilebilecekleri asla söylenmedi.

1935- PELAGRA OLAYI

Milyonlarca insan 20 yıl içinde Pelagra dan (vitaminsizlikten kaynaklanan bir hastalık) öldükten sonra ABD Kamu Sağlığı Hizmetleri Ajansı nihayet hastalığın kökenine inmek için harekete geçti. Ajansın müdürü en az 20 yıldır Pelagra nın niasin eksikliğinden kaynaklandığını bildiklerini, ancak ölümlerin büyük kısmı yoksul siyah halk arasında gerçekleştiğinden harekete geçmediklerini itiraf etti.

1940 - TUTUKLULARA SITMA MİKROBU

Chicago daki 400 tutukluya yeni ve deneysel ilaçların etkilerinin araştırılması amacıyla sıtma mikrobu enjekte edildi. Daha sonra Nürmberg de yargılanan Nazi doktorlar, Soykırım sırasında kendi yaptıklarını savunmak için bu Amerikan araştırmasını örnek gösterdiler.

1944 - GAZ MASKELERİ İNSAN ÜSTÜNDE DENENDİ

1944 Amerikan Donanması gaz maskelerini ve koruyucu kıyafetleri denemek için insan kobaylar kullandı. Gaz odasına kapatılan bu denekler hardal gazı ve levisit e maruz bırakıldı.

1945 - EN ZEHİRLİ KİMYASAL GİZLENDİ

Ataç Projesi başlatıldı. Nazi bilim adamlarını işe alan ABD Dışişleri Bakanlığı, Ordu İstihbarat ve CIA, onlara ABD de çok gizli hükümet projelerinde çalışmaları karşılığında dokunulmazlık ve yeni kimlikler verdi. Program F , ABD Atom Enerjisi Komisyonu tarafından başlatıldı. Bu program, atom bombası üretimindeki en önemli kimyasal maddelerden biri olan florid in insan sağlığı üzerindeki etkilerini araştıran en geniş kapsamlı çalışmaydı. Araştırma sırasında floridin insanoğlunun bildiği en zehirli kimyasallardan biri olduğu ve merkezi sinir sistemi üzerinde büyük hasara yol açtığı anlaşıldı; ancak elde edilen bilgilerin büyük bölümü atom bombalarının yapımının engelleneceği korkusuyla ulusal güvenlik adına gizli tutuldu.

1946 - HASTALAR KOBAY OLDU

Savaş gazilerine hizmet veren hastanelerdeki hastalar, tıbbi deneylerde kobay olarak kullanıldı. Kuşkuları ortadan kaldırmak için ne zaman böyle bir hastanede gerçekleştirilen bir çalışmayla ilgili rapor hazırlansa, deney sözcüğü yerine araştırma ya da inceleme sözcüklerinin kullanılması emredildi.

1947 - LCD DENEYİ

1947 ABD Atom Enerjisi Komisyonu, insan deneklere damardan radyoaktif maddelerin verileceği deneylere başlayacağını bildiren gizli bir belge yayımladı. CIA, Amerikan istihbaratı tarafından silah (zihin kontrol, beyin yıkama aracı) olarak kullanılabilmesi için LSD araştırmalarına başladı. Hem sivil hem asker denekler haber verilerek ya da verilmeyerek bu deneylerde kullanıldı.

1950 - KENDİ ŞEHİRLERİNE BAKTERİ PÜSKÜRTTÜLER

Savunma Bakanlığı, nükleer silahların çöllerde denenmesi ve bombanın etki alanı içinde kalan insanların sağlık problemlerinin ve ölüm oranlarının gözlenmesi için planlar yapmaya başladı. Amerikan kentlerinin bir biyolojik saldırı durumunda ne ölçüde zarar göreceğini belirlemek için ABD donanmasına bağlı gemiler San Francisco kentine bakteriden oluşan bir bulut püskürttü. Çok sayıda insan zatürree benzeri belirtiler göstererek hastalandı.

1951 - AÇIK HAVA DENEYLERİ

Savunma Bakanlığı hastalığa neden olan bakteri ve virüslerin kullanıldığı açık hava deneyleri başlattı. 1969 yılına kadar süren bu deneylerde geniş kitlelerin bu bakterilere maruz kaldığından kuşkulanılıyor.

1953 - ONBİNLERCE KİŞİYE MİKROP BULAŞTIRILDI

ABD ordusu, kimyasal maddeleri dağıtmak konusunda ne kadar etkin olduklarını belirlemek amacıyla Fort Wayne, Minneapolis, Winnipeg, St Louis ve Leesburg, Virginia da çinko kadmiyum sülfür gazıyla yüklü bulutlar saldı. Ordu, Donanma ve CIA nın ortaklaşa gerçekleştirdiği deneylerde New York ve San Francisco da yaşayan on binlerce kişi solunum yoluyla bulaşan mikroplara maruz bırakıldı. CIA, MKULTRA projesini başlattı. Resmi olarak 11 yıl süren bu araştırma programı, zihin kontrolünde kullanılabilecek ilaçların ve biyolojik silahların üretimi ve denenmesi için tasarlanmıştı.

1956 - SITMA MİKROBU TAŞIYAN SİVRİSİNEKLER

Amerikan ordusu, sıtma mikrobu taşıyan sivrisinekleri Georgia nın Savannah ve Florida nın Avon Park bölgelerine bıraktı. Her deneyin ardından kendilerini kamu sağlığı görevlileri olarak tanıtan ordu ajanları mikrobun kurbanlar üzerindeki etkilerini inceledi.

1965 - TUTUKLULARA PORTAKAL GAZI

Philadelphia daki Holmesburg Eyalet Cezaevi ndeki tutuklulara, ABD nin Vietnam Savaşı nda bitki örtüsünü ve ormanları yok etmekte kullandığı yüksek oranda zehire sahip Portakal Gazı nın kimyasal bileşeni olan dioksin verildi. Tutukluların daha sonra kanser taramasından geçirilmeleri, Portakal Gazı nın başından beri kanserojen bir madde olduğundan kuşkulanıldığını gösterdi.

1966 - METROYA MİKROP SALINDI

CIA, yine MKULTRA nın devamı olan Proje MKOFTEN ı başlattı. Bu, belli kimyasalların insanlar ve hayvanlar üzerindeki zehirleyici etkilerini araştıran bir projeydi. ABD ordusu tarafından New York kenti metrosuna Bacillus subtilis mikrobu verildi. Ordu bilim adamlarının bakteriyle dolu ampulleri havalandırma ızgaralarına atmaları sonucu bir milyonun üzerinde insan bu zehirli havayı soludu.

1969 - TEDAVİ EDİLEMEYEN HASTALIK BULMAK İÇİN

Savunma Bakanlığı ndan Dr. Robert MacMahon , 5-10 yıl içerisinde, insanın bağışıklık sistemine saldıran ve hiçbir ilaçla tedavi edilemeyen sentetik bir virüs geliştirmek için Amerikan Kongresi nden 10 milyon dolar ödenek talep etti. Ödeneğin sağlanmasının ardından CIA gözlemi altında yürütülen proje, ordunun çok gizli biyolojik silah tesisi olarak bilinen Fort Detrick teki Gizli Operasyonlar Bölümü nde başlatıldı. Burada, AIDS benzeri virüsleri ayrıştırmak için moleküler biyoloji teknikleri kullanıldığı yolunda spekülasyonlar giderek arttı. ABD, DNA larındaki genetik değişiklikler ve varyasyonlar nedeniyle hassas olan belli etnik grupları hedef almak ve yok etmek amacıyla tasarlanmış etnik silahları geliştirme çalışmalarını yoğunlaştırdı

1975 - VİRÜS KANSER PROGRAMI

Fort Detrick deki Biyolojik Silah Merkezi nin virüs bölümüne Fredrick Kanser Araştırma Tesisleri adı verilerek Ulusal Kanser Enstitüsü nün (NCI) denetimine verildi. ABD Donanması nın burada kansere neden olan virüsleri geliştirmek amacıyla özel bir virüs kanser programı başlattığı tahmin ediliyor. Bilim adamları burada, aynı zamanda, hiçbir bağışıklığın bulunmadığı bir virüs ayrıştırdılar. Bu virüse sonradan HTLV (İnsan T- hücresi Lösemi Virüsü) adı verildi.

1977 - 239 YERLEŞİM YERİ ZEHİRLENDİ

Senato da yapılan oturumlarda 239 yerleşim bölgesinin 1949-1969 yılları arasında biyolojik maddelerle zehirlendiği doğrulandı. San Francisco, başkent Washington, Key West, Panama Kenti, Minneapolis ve St. Louis bu bölgelerden sadece birkaçı.

1978 HEPATİT B AŞILADILAR

Salgın Önleme Merkezi (CDC) tarafından gerçekleştirilen deneysel Hepatit B aşılama çalışmaları New York, Los Angeles ve San Francisco kentlerinde başladı. Araştırma denekleri bulmak için verilen ilanlarda özellikle çok eşli eşcinsel erkekler arandığı vurgulandı.

1981 - VE AIDS NİHAYET OLUŞTURULDU

İlk AIDS vakalarının New York, Los Angeles ve San Francisco daki eşcinsel erkekler arasından çıktığı doğrulandı. Bu vakaların ortaya çıkması AIDS in Hepatit B aşısı yoluyla bulaştığı yönünde spekülasyonların da yayılmasına neden oldu. Ulusal Bilimler Akademisi Tutanakları na göre HIV ve VISNA virüsleri, HTLV ile neredeyse aynıydı (ufak bir kısım hariç yüksek oranda benzerlik taşıyordu). Bu bilgi, HTLV ve VISNA virüslerinin, doğada hiçbir bağışıklığı bulunmayan yeni bir virüs ayrıştırmak amacıyla birleştirilmiş olabileceği spekülasyonlarını doğurdu.

1994 - ASKERLER KOBAYMIŞ

Houston daki MD Anderson Kanser Merkezi nden Dr. Garth Nicholson, gen izleme adı verilen bir teknikle, Çöl Fırtınası Operasyonu ndan dönen askerlerin birçoğunda, biyolojik silah yapımında kullanılan bir mikrop olan mycoplasma incognitus un değiştirilmiş bir cinsini keşfetti. Moleküler yapısının yüzde 40 ına HIV protein tabakası katılmış olması mikrobun insan yapımı olduğunu göstermektedir. Senatör John D. Rockefeller , Savunma Bakanlığı nın en az 50 yıldır yüz binlerce askeri personeli deneylerde kobay olarak kullandığını ve bilinçli olarak tehlikeli maddelere maruz bıraktığını açıklayan bir rapor yayımladı. Bu maddelerin arasında, hardal gazı, sinir gazı, radyasyon ve Körfez Şavaşı sırasında kullanılan kimyasallar bulunuyor.

1996 - KABUL EDİLDİ

Savunma Bakanlığı, Çöl Fırtınası na katılan askerlerin kimyasal maddelere maruz kaldığını kabul etti.

<<1234567891011 12131415161718192021...100...200...267>>