ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
18 Mayıs 2024, Cumartesi 10:51   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  manolya41> Forum Mesajları
    manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
<<1...100...200...300...391392393394395396397398399400401 402403404405406407408409410411...500...600...700...800...900...983>>


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Deniz Kabukları-Muschels>
  8.Şub.2009 Pzr 02:24:32
fiogf49gjkf0d
















manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Deniz Kabukları-Muschels>
  8.Şub.2009 Pzr 02:23:43
fiogf49gjkf0d















manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Deniz Kabukları-Muschels>
  8.Şub.2009 Pzr 02:23:03
fiogf49gjkf0d






manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Deniz Kabukları-Muschels>
  8.Şub.2009 Pzr 02:22:06
fiogf49gjkf0d












manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Deniz Kabukları-Muschels>
  8.Şub.2009 Pzr 02:17:55
fiogf49gjkf0d


Denizaltının tam olarak keşfedilmemiş çok renkli dünyasında, balıklar ve mercanların yanı sıra, gizemli şekilleri, renkleri ve yaşam biçimleriyle deniz kabukları birer mücevher gibi yer alır. Çoğu insanın sadece deniz kıyısında dolaşırken veya yaz tatili için kıyı bölgelerine gittiği zaman gördüğü, kumsaldan toplayıp evinin bir köşesinde süs eşyası olarak kullandığı bildik deniz kabuklarından başka, az bilinen ve insanı hayretler içerisine düşürecek güzellikte binlerce çeşit deniz kabuğu daha var. İstiridye kabukları içinde küçücük bir kum tanesinin gösterişli bir inci haline gelmesi veya birbirinden farklı iki tür deniz minaresinin yan yana gelişi, farklı güzellikler ve şaşırtıcı zariflikler yaratır. Çeşitleri yüz bini bulan deniz kabuklarının bazıları hoşa giden renk ve zarafetlerinden ötürü eski devirlerde para yerine kullanıldığı gibi, günümüzde de pek çok evde süs eşyası olarak en hatırlı köşelere oturtulur.


Tılsımlı Kabuklar
Deniz kabuklarının bir başka özelliği ise bilinen en eski büyülerde kullanılması. Kabuklarla tılsım yapmanın binlerce yıl öncesine dayanan bir tarihi var. Deniz kabuklarını her dönemde pek çok konu ile ilişkilendirebilen insanoğlu, onu hem nazara karşı koruyucu, hem de doğurganlığı temsil eden bir sembol olarak kullanmış. Kabukların güçlü bir doğurganlık sembolü olarak düşünülmesi nedeniyle, doğum sancıları ve kısırlığa karşı yaygın olarak kullanıldığı da biliniyor. Araştırdıkça, deniz kabuklarının sadece basit bir güzellikten ibaret olmadığı, her birinin mücevher değerinde ve hassasiyetinde olduğu ortaya çıkıyor. Malakoloji adı verilen kabuklu canlılar bilim dalında yapılan araştırmalarla literatüre her gün yeni türler ekleniyor. Deniz kabukluları, formlarına göre ana ve alt familyalar olarak sınıflandırılıyor.



Tek parçadan oluşan ‘Gastropod’lar familyası, yüzde 80’lik oranı ile en kalabalık familya. Bunu yüzde 18 ile çift kapaklı ‘Bivalvia’lar izliyor. Dünyanın en güzel ve değişik kabuklarının Hint-Pasifik Okyanusu bölgesindeki denizlerden çıktığı biliniyor. Erişilmesi güç derinlikteki kabukların toplanması için farklı yöntemler kullanılıyor.
Deniz kabuklarının saklanmasında dikkat edilecek en önemli nokta, kabukların doğrudan güneş ışığı almayacak ve tozlanmayacak yerlerde muhafaza edilmesi.


Pahalı Bir Hobi
Deniz kabuğu koleksiyonculuğu özellikle Amerika’da yaygın. Birçok kulüp ve dernek bu dalda faaliyet gösteriyor.


İnternet yoluyla yapılan açık artırmalarda 40 dolardan 3500 dolara kadar değişen fiyatlarla alım satımı yapılan deniz kabukları, artık bir hobi. Türkiye’de de dünya denizlerinden toplanan çeşitli kabuklara koleksiyonunda yer veren meraklılarla bu hobi yaygınlaşıyor. Kabuk koleksiyonerlerinden birisi de Fikret Özer. Deniz kabuğu merakının yıllar önce Bodrum Kalesi önündeki bir satıcıdan aldığı ‘Tridacna Squamosa’ türü bir kabukla başladığını belirten Özer, altı yıldır topladığı deniz kabukları ile bugün 3 bin türün üzerinde parçaya sahip bir koleksiyoner. Deniz kabuğu hobisini giderek bir iş haline getiren Oğuz Oral da Türkiye’de profesyonel anlamda deniz kabuğu ticareti yapan önemli bir isim.


İşi gereği deniz ve denizcilikle sıkı bir bağ içinde bulunan Gültekin Genç de nesli tükenen deniz kabuklarının da içinde bulunduğu 2 binin üzerinde parçadan oluşan koleksiyonu ile bu işin tanınmış meraklılarından biri. Kısacası, deniz kabukları binbir renk, desen ve şekliyle bambaşka bir dünya. Yıllardır deniz kabuklarıyla haşır neşir olan Profesör Nihat Tarlan, bu konuda yazdığı bir makalede bu rengârenk dünyayı anlatırken, "Napoli de Mercelline sahillerinde deniz hayvanlarının kabuklarından yapılmış biblolar satılır.
Bu sergilerden birinde gördüğüm bir manzara karşısında hayrete düştüm. Bu bir deniz canlısının kabuğu idi. Benim diyen bir ressamın yapamayacağı kadar renkli, parlak bir tablo karşısındaydım.Yeşil rengin her tonundan sedefin içindeki dalgaların baygın beyazlığına kadar bin bir rengin yaldızlı pırıltılarına bürünmüş bir tablo...


Bu renkler öyle bir âhenk içinde şekilleniyordu ki, hayran oldum.
Bu canlının adının daha sonra Patella olduğunu öğrendim" diyor. Gerçekten de, gözümüzün önündeki ile yetinmeden kendi ruhumuz dahil, her şeyin derinliklerinde neler olduğunu araştırmak gerek. Bunu başarabilirsek, dünyada hiç görmediğimiz bambaşka güzelliklerin bulunduğunu da fark edeceğiz.












manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Biz Bu Üç Kadını Adam Gibi Sevmesini Beceremedik>
  8.Şub.2009 Pzr 01:51:21
fiogf49gjkf0d

Teşekkür Ederim Canım Sağol



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Mustafa Sabri Türkay Fotoğrafları ( Yorum Çok, Yorum Yok)>
  7.Şub.2009 Cmt 18:51:36
fiogf49gjkf0d
“KRAL ÇIPLAK”





Mesleki avantajım sayesinde neredeyse günaşırı yukarılardan tüm Avrupa ve sevgili Anadolu’muz topraklarını dört mevsim izlemekteyim…


Gerçi mevsim de kalmadı Anadolu’mda, ne kışları kar var, ne de İlk ve Son Baharlarımızda yağmurlar… Karbondioksit emilimi, küresel ısınma derken; ısrarla üzerinde durduğum ana sorunumuz ağaçsızlık, ormansızlık konusunu pek düşünmez olduk.


Bizler unuttuk ama kısa vadeli menfaatleri ve bencilce hırslarıyla, vatan hainleri bizlere devredilmiş ve yarınlarımızın, gelecek nesillerimizin mirasını ORMANLARIMIZI yakıp, talan ederek yok etmeye devam ettiler…


Yukarılardan çok net izlediğim yakılan ormanların, yakılıp yok edilen ağaçlık alanların ve sahil yağmacılığının ne boyutta olduğunun aslında tümüyle bilindiğinden eminim… Basın ön sayfada yayınlıyor akıllarla durgunluk veren olayları, gelgelelim en çok iki gün sonra unutulup gidiyor…


Aynen; neredeyse tüm Manavgat bölgesini ve keza Akdeniz üzerinde Kıbrıs’a kadar uzanan bir bölgeyi kaplayan bu yoğun dumanlar öylesine çabuk unutulduğu gibi… Ve zaten yangın devam ederken sahil şeridindeki tesislerde havai fişek kutlamaları devam etmekteydi…

Anadolu’muz çırılçıplak… Ağaç yok, orman yok…


Kıymetli fotoğraf Dostlarım; İzlediğiniz ve izleyeceğiniz gibi; “Kral çıplak”… Anadolu’muz çırılçıplak… Gerçek, görünüm bu. Manipülasyona ya da düzenlemeye gerek kalmaksızın neredeyse Anadolu yarımadasının yarısına yakınını gördüğünüz bu karelerde ağaç, orman görememek canımızı yakmakta biliyorum.


Belki sadece bahar başlangıcında Doğanın eşsiz çabasıyla çok kısa süreli yeşilimsi olan geniş araziler senenin geri kanla diliminde yukarıdaki ve daha da ölü renkleri sunuyor… Ağaç yok.


Ağaç yok… Ağaçlar yok… ORMAN YOK.


Gelin Güllü baraj gölü… Yozgat Güneyi, Anadolu’mun göbeği, ağaç görebilmek ne mümkün?


Fotoğraflarımı sadece ve sadece Anadolu bozkırlarından kaydederek paylaşmıyorum sizlerle… İzmir’den Erzurum’a; Antalya’dan Van’a… İstanbul’dan, Trakya’dan Denizli’ye kadar olan bölgelerde uzun zaman diliminde son beş yılda kaydedilen fotoğraflarım bunlar... Aslına bakarsanız aradaki farkı çok net kıyaslayabildiğim otuz küsur yıllık birikimlerin yüreğimi çok fazla acıtması, sizlerle bu acı durumu paylaşmaya yönlendirdi.


Gelin, doğudan güneybatıya, Erciyes dağına doğru bakalım: Su olduğunu, tarım yapıldığını görebiliyoruz diğer fotoğraflarımda olduğu gibi. Ama ne yazık ki genelin yüzde onunu dahi kaplayan bir ağaç kümesi yok. Yok. YOK.


Kuzeyden güneye Uşak, güney batısından göller bölgesine giriş. Işıklı gölü; Birçok kuş fotoğrafçısı kıymetli dostumun en çok sevdiği bölgelerden… Ağaç belki aşağılarda tek tük var ama bu kocaman bölgede Orman yok. Yok. YOK.


ORMAN neden mi önemli diyerek kendime sorduğumda çok basitçe ve amatörce düşüncemi paylaşmak isterim. Güneş dünyamızı ışınları ile ısıtırken; Bu ışınların emilimi ya da yansıması farklı yüzeylerde şüphesiz farklı oluyor. Kurak, ağaçsız alanlar daha çok ve çabuk ısınarak üzerindeki hava kitlesini ısıtır. Isınan hava yükselir. Kabaca standart gün (deniz seviyesinde ısının 15 santigrat derece, basıncın 1013.2 Mb. olduğu baz alındığında) her bin feet yükseklikte ısı 2C düşer. Çok kabaca deniz seviyesinden 3300 m. Yükseklikte olması gereken ısı -5C dir… Eğer ışığı yansıtan yüzey kuraksa, bozkırsa, ağaçsız; çıplak ise çok çabuk ısınan yüzey ve üzerinde ısınarak yükselen hava kitlesi aynı standartlarda; Ki son iki yıldır tek tek kayıt ediyorum, özellikle ülkemiz üzerinde bu ısı farklılığı (standart sapma) + 14 C derecelere ulaşmış bulunuyor. Ve bu şu demek , -5 C yerine eğer standart sapma + 10 C ise +5C ısıdaki hava kitlesi 3300 m. Yükseklikte ortamı kaplıyor… Bu ortamdaki su zerreciklerinin o kütlenin içerisinde yoğunlaşarak doyuma ulaşmaları gereken ısıdan daha fazla, çok daha fazla ısı nedeniyle dağılıp gidiyorlar… Özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum, son iki yıldır yağış yok, barajlar boş, nehir yatakları kuru… Göllere ulaşan su yatakları kuru…


Gerçekleri görmeliyiz…
Hem de tüm çıplaklığı ile.

“KRAL ÇIPLAK”

NEDEN Mİ ? Çünkü; Ağaç yok, orman yok…



Neden mi olmalı… Yukarıda açıklamaya çalıştığım gibi güneş ışınlarının yansımasını ancak yeşil alanlarla, ormanlarla kontrol altına almak mümkün… Basitçe ormanlık alanlar güneş ışınlarını kurak, çıplak alanlarla kıyaslandığında daha fazla absorbe eder ve bu sayede üzerindeki yükselen hava kütlesi gerekenden fazla ısınmaz…

Bu, kabaca yağmur ortamının hazırlanmasıdır.



Şüphesiz bu durum tabiatın, doğanın dengesidir.

Sorun; biz insanoğlunun vahşeti ile yok edilişler nedeniyle bozulan dengedir ki onarılabilir.





manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >İlke Veral Fotoğrafları...(San ki)>
  7.Şub.2009 Cmt 18:44:19
fiogf49gjkf0d


Doğa ile kaynaşmış insanın huzurlu hikâyesi masallarda mı kaldı?

Yaşadığımız bina yığınları gibi soğuk gerçeklerin yüzlerimize yansıdığı anlarda hayallerimizle yarattığımız bir dünya özlemi, bizi umutlarımızla barışık kılmaz mı?

Acaba; dedelerimizin ninelerimizin sevgiyle anlattığı, hep mutlu sonla biten, içinde kıssadan hisseler barındıran ve yine hep doğanın öğreten gücünü hissettiğimiz masallarımız yeni nesillere ulaşamayacak mı?

San ki, masalların gerçek olmuş…

San ki, bir ağacın gövdesi gibi sarmaşıklarla donanmışsın…

San ki, kelebeklerin kanadı özgürlük şarkın olmuş…

San ki, deniz kabuğunun uğultusu ayın ışığını ayaklarına indirmiş…

San ki, papatya falı sana hep “seviyor” demiş…

San ki bir şeker tarlasında yaramaz bir hırsız çocukmuşsun…

Ve öyle san ki, düşledikçe yüzünü gülümseten masalların bitmesin…






“…acaba günümüz insanının bunalımı, doğadan ve masallarından uzaklaşmasından mı kaynaklanıyor?...”


































































manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Adidas Top Üretimi>
  7.Şub.2009 Cmt 18:36:34
fiogf49gjkf0d








































manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Şiir sevenler >Hala Aşığım...>
  7.Şub.2009 Cmt 18:26:16
fiogf49gjkf0d


Yıl;

bilmem kaç..! !

yalnızlık saatlerim işte;

belki de yüreğimin
karaya vurduğu bir zaman! !

belki de hasretin;
bedenimi yaktığı biran! !

kim bilebilir?

kahretsin..! !

duygularım ayyuka çıktı yine

yine başım belalarda

duruldu dediğim
denizlerde boğuldum
çoğu zaman

sevemedim sevgi denen
aşkın ızdırabını..! !

yüreğimi yakan
ölümsüz sevgilerin bedeliydi...

kahretsin..! !

yine de seviyorum işte;

hala aşığım

hala tutkulu

ölümüne...! !
<<1...100...200...300...391392393394395396397398399400401 402403404405406407408409410411...500...600...700...800...900...983>>