ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
20 Mayıs 2024, Pazartesi 16:18   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  HoKKaBaZ> Forum Başlıkları
    HoKKaBaZtarafından açılmış Toplam 901 Forum Başlığı var
<<12345678910 11121314151617181920...91>>


HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Eyfel Türkiye`de...
  10.Nis.2009 Cum 16:10:22
fiogf49gjkf0d

 

 



HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Bir Kızılderili Öyküsü
  13.Nis.2009 Pzt 20:01:14
fiogf49gjkf0d

Bir Kızılderili Öyküsü
 
Cherokee kabilesinin yaşlılarından biri torunlarına eğitim veriyordu.
Onlara dedi ki:
 ”İçimde bir savaş var. Korkunç bir savaş. İKİ KURT  arasında:
Bu kurtlardan birisi;
KORKUYU, ÖFKEYİ, KISKANÇLIĞI, ÜZÜNTÜYÜ, PİSMANLIĞI, AÇGÖZLÜLÜĞÜ, KİBRİ, SUÇLULUĞU, KÜSKÜNLÜĞÜ, AŞAĞILIK DUYGUSUNU, YALANLARI, YAPMACIK GURURU, ÜSTÜNLÜK TASLAMAYI VE EGOYU
temsil ediyor.
Diğeri ise;
ZEVKİ, HUZURU, SEVGİYİ, UMUDU PAYLAŞMAYI, CÖMERTLİĞİ, DİNGİNLİĞİ, ALÇAKGÖNÜLLÜLÜĞÜ, NEZAKETİ, YARDIMSEVERLİLİĞİ, DOSTLUĞU, ANLAYIŞI, MERHAMETİ VE İNANCI
temsil ediyor.
Aynı savaş sizin içinizde de sürüyor ve diğer tüm insanların içinde de”
Çocuklar anlatılanları anlamak için bir dakika düşündüler ve içlerinden biri büyükbabasına ,
“HANGİ KURT KAZANACAK” diye sordu.
Yaşlı Cherokee kısaca cevapladı.
“BESLEDİĞİNİZ…..”

 



HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Derviş...
  13.Nis.2009 Pzt 20:09:50
fiogf49gjkf0d

 

Vaktiyle bir derviş, nefisle mücadele makamının sonuna gelir.Meşrebin usulünce bundan sonra her türlü süsten, gösterişten arınacak, varlıktan vazgeçecektir.
Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir.Her türlü görünür süslerden de arınması gereklidir.
Saç, sakal, bıyık, kaş, ne varsa hepsinden.Derviş, usule uygun hareket eder, soluğu berberde alır.
- Vur usturayı berber efendi, der.Fakat iş gereklidir.
Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar.Derviş aynada kendini takip etmektedir.Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır.Berber tam diğer tarafa usturayı vuracakken yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı girer içeri.Doğruca dervişin yanına gider, başının kazınmış kısmına okkalı bir tokat atarak:
- Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım, diye kükrer.
Dervişlik bu… Sövene dilsiz, vurana elsiz gerek
Kaideyi bozmaz derviş. Ses çıkarmaz, usulca kalkar yerinden.Berber mahscup, fakat korkmuştur.
Ses çıkaramaz.
Kabadayı koltuğa oturur, Berber tıraşa başlar.
Fakat küstah kabadayı tıraş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder: “Kabak aşağı, kabak yukarı.” Nihayet tıraş biter, kabadayı dükkandan çıkar.Henüz, birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanmış bir at arabası yokuştan aşağı hızla üzerine gelir.
Kabadayı, şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır.Derken iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş uzun sivri demir karnına dalıverir.Kabadayı oracığa yığılır, kalır. Ölmüştür.
Görenler çığlığı basar.
Berber ise şaşkın, bir manzaraya, bir dervişe bakar, gayri ihtiyari sorar:
- Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?
- Vallahi gücenmedim ona. Hakkımı da helal etmiştim.Gel gör ki kabağın bir sahibi var. O gücenmiş olmalı.

 



HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Hindistan Güneşi
  17.Nis.2009 Cum 21:19:44
fiogf49gjkf0d

  Hindistan Güneşi
 
 

Sanırım Hindistan gibi kocaman bir ülkeyi anlatabilmek için satırlar yetmeyecek. Onun için madde madde her şeyden bahsederken biz de birçok şey öğrenelim isterim.

Hayatın hiç bitmediği, sanki güneşin hiç batmadığı parlak fakat yorgun şehre dışardan bakmak gereğini hissettim. Saymakla bitmeyecek…

• Havaalanında başlayan serüven sizi “bu kadar şeyi ben mi yapacağım bu kadar zamanda” dedirtiyor. Acaba imkân var mı yoksa imkânsızlığın tam ortasındayım diyorsunuz. Hemen ardından açılan kapılar kendinize “yok canim yanlış yapmıyorum herhalde” “eminim” gibi şeyler söyletiyor. Çünkü sıcak havası, değişik görünümlü sağdan kullanılan arabaları ve zor bir dil kullanan siyah insanları barışçıl bir hava sergiliyor.
• Hindistan da din değişik bir olgu. Yoldan geçerken arabayla mutlaka adim başı her yerleşim bölgesine bir tane veya iki tane tapınak yapmışlar. Bunun sağladığı huzur onları günlük yaşamlarında mutlu olmaya ve bir arada düşünmeye itiyor çünkü Hindistan çok kalabalık bir ülke yaklaşık 1 milyar insan yaşıyor.
• Tapınakların saatleri yok 24 saat herkese açık büyük şehirlerde. Böylelikle dua etmek için belirli bir saatleri yok. Her zaman tapınaklara gidip canlı okunan kitaplarını dinleyip dileklerini sunabiliyorlar. Tabii sayısını bilmediğim kadar tapınak ve onların tarihçesi var ama sonuçta amaçlar ve sekil ayni.
• Açlık baş gösterdi ve yemek yememiz lazım artık… İlk önce söylemem gereken şey çok acılı olduğu yemeklerinin. Lezzetli ve doyurucu. Fakat o kadar sıcak bir ülke ki yediklerime çok dikkat ediyorum doğrusu. Mesela kabak, patlıcan, domates, bezelye, lahana, biber gibi sebzeler, uzum,mango,muz gibi meyveler her zaman bulunabiliyor. Marketler ve pazarlarda ise aradığınız her şeyi bulabiliyorsunuz. Ben özlediğim şeyleri değil merak ettiğim şeyleri denedim genelde ama sonuçta sağlık ve temizlik önemli tabii.
• TAJ MAHAL görülmesi gereken dünya harikalarından birisi. İçeri alındığınız andan itibaren bambaşka bir toprağa ayak basmışsınız gibi… Sizi kendisine çeken harika bir gücü var. Büyük kapılar ve avlulardan geçerek ilerlerken uzaktan bembeyaz ve kocaman minareleri olan yapıtı görünce hayretler içerinde yürümeye devam ediyorsunuz. Her taraf yemyeşil, ağaçlar birbirinden farklı farklı, dünyanın her yerinden insanlar resim çektiriyorlar, banklara serilmiş dinlenen ve izleyenler, sincaplar ve siz…
• Tamamen Altından yapılan Golden Temple’ı da görmemek incelememek elde değil. Uzun bir yolculuk sonunda kuzey Hindistan da Amritsar’a varınca bu tapınağın önemini bir kez daha vurgulanıyor.
• Burası kuzey Hindistan Pencap bölgesi. Biraz da hava durumu. Sonsuz sıcaklıkta parlak bir güneşi var sanki küresel ısınma diye bir şey yok ve gökyüzüyle toprak arasında mükemmel bir yakinlik var. Yürüyüş yaptığınız karşılaştığınız manzaralar son derece mutluluk verici bu güzel hava içerisinde. Yağmurlu günlerde ise karanlık bir gökyüzü şehri esir alıyor.
• Sokaklarda yakılan yapraklardan çıkan yoğun koku neredeyse bütün havayı değiştiriyor. Kurulu pazarlar, sokak kenarlarında bekleyen motor arabalar ( oto ricshaw) bisikletli adamlar (ricshaw), ağaç diplerinde tıraş yapan berberler, trafiğe aldırış etmeden yürüyen camışlar ve inekler, durmak bilmeyen korna sesleri, mahalle aralarında bağıran sebze satıcıları, geceleri sokaklara tasan tapınak (temple) sesleri, değişik kılık kıyafetleri olan farklı kesimler, sokak kenarlarında taze meyve sikan adamlar, Hint sigarası,sutlu cay yapan adamlar , şekerkamışı suyu, bir şeyler satan çocuklar ve park etmiş yüzlerce motor…

Sevgiyle ve kültürle yaklaşılan her yerde insanlık kendisini gösterir. Amaçları uğruna yasayan her canlı dünyada hak ettiğini almalıdır. Yaradan dünyayı o kadar güzel tasvir etmiştir ki sanırım bizlerde üçüncü bir göz sahibi olmalıyız. . .


"Gene gel! gene gel! Her ne isen gene gel!
Kafirsen, ateşe tapıyorsan, puta tapıyorsan da, gene gel,
Bu bizim dergahımız umutsuzluk dergahı değil,
Yüz kere tövbeni bozmuşsan da gene gel!"

Hz. Mevlana


SUNA BAYKAM WARAICH



HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Önemli Bilgiler >Evliliğin 30 Türü
  18.Nis.2009 Cmt 18:53:07
fiogf49gjkf0d

Evliliğin 30 Türü

Türkiye genelinde yapılan bir araştırmaya göre ülkemizde ‘görücü usulü’nden oldu bittiye kadar birbirinden ilginç 30 çeşit evlilik var. Kültürler arasında değişen evlilik biçimlerinin çoğu da kadına söz hakkı tanımıyor.

İki yetişkinin birlikte yaşamaları için evlilik kararı vermeleri hiç de zor değil. Bunun için de bir nikah dairesine başvurmak gerekiyor. Fakat ülkemizde bu sanıldığı kadar kolay gelişmiyor. Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Türkçe Bölümü öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Lütfi Sezen, ülkemizde birbirinden ilginç 30 çeşit evlenme türü olduğunu ortaya çıkardı. Türkiye genelinde araştırma yapan Yar. Doç. Dr. Sezen, evlenme türlerini sıraladığı “Türkiye’de Evlenme Biçimi” konulu çalışmasında, Türkiye’deki evlilik biçimlerinin çoğunun kadına söz hakkı tanımayan evlilikler olduğunu ve geleneklerin devam ettiği yörelerde yaygın olduğunu açıklıyor. Birbirinden ilginç evlenme yöntemleri şöyle sıralanıyor:

1 . Görücü usulüyle evlenme: Gelenekselliğin ağır bastığı yörelerde görülen evlenme biçimidir. Bunda kız seçme girişimi, doğrudan doğruya evlenecek gencin annesi, babası veya yakınları tarafından başlatılır. Gencin kızı beğenmesi yeterli değildir.

2 . Kız kaçırma (Düğünsüz evlenme): Ailelerin evliliğe kesin karşı çıkması durumunda kız kaçırma olayı gündeme gelir. Bu durum, sosyo-ekonomik ve diğer sebeplerle en çok kız tarafının engellemesiyle ortaya çıkar. Bu engeller arasında kız tarafının başlık parası istemesi önemli bir yer tutuyor.

3 . Başlık parasıyla evlenme: Başlık, evlenecek gencin kız tarafına ödediği paraya denir. Bu nakit para yanında; altın, ev, bahçe, tarla veya hayvan olarak da gerçekleşebilir. Doğu ve Güneydoğu kırsalında yaygın olan başlık parası üzerinde yapılan pazarlığın sonuçlanmasına “başlık kesme” denir. Başlık, kadını bir mal olarak gören anlayışın ürünü olması yönüyle ilkel bir zihniyetin devamıdır.

4 . Oturak alma evlilik : Erkeğin kızı zorla kaçırması yanında, kızın bohçasını alarak oğlan evine gidip oturması durumu vardır ki buna bazı yörelerde, ‘oturak alma’ denilir. Bir kızın bazen gözünü tuttuğu herhangi bir erkeğe kaçtığı görülür.

5 . Baş örtüsü kaçırma yoluyla evlilik: Hakkâri, Van, Ağrı ve Erzurum’un ilçelerinde rastlanılan bu evliliğin gerçekleştirilmesinde; kıza ait bir eşyanın kaçırılması, kızı kaçırmakla eş tutulmaktadır. Oğlanın ailesi, kız tarafıyla anlaşmak zorundadır.

6 . Beşik kertme evliliği: Birbirini çok seven eş-dost, komşu veya yakınlar, çocukları beşikteyken, beşiklerine birer kertme vurarak nişanı gerçekleştirilir.

7 . Tay geldi evlilik: Dul bir kadının, eski kocasından olan çocuklarını da alarak dul bir erkekle ya da dul bir erkeğin eski karısından olan çocuklarını alarak dul bir kadınla yaşamasından doğan evliliğe denir. Kadın veya kocanın yanında getirdikleri çocuklar, ‘tay geldi’ olarak adlandırılırlar.”

8 . Kuma getirme evliliği: Cumhuriyetten önce, karısı kısır olan veya erkek çocuk doğuramayan erkek, yeniden evlenirdi. Günümüzde Doğu ve Güneydoğu’nun kırsal kesimlerinde hâlâ devam etmektedir. Bu gibi evlenmelerde ilk kadın, sonradan gelenin yanında ikinci plana düşer.

9 . Berdel (bedel) evliliği: Doğu v e Güneydoğu Anadolu’da uygulanır. Başlık sorununu ortadan kaldıran bu tür evlilik; hem kızı hem de oğlu bulunan iki ailenin, karşılıklı olarak hem kızlarını hem de oğullarını evlendirmeleriyle gerçekleştirilir.

10 . Kepir (yaban değişimi) evliliği: Zor kullanılarak gerçekleştirilen evlilik biçimidir. Evlenmek isteyen fakat başlık ve düğün masraflarını karşılayacak kadar paraları olmayan ya da ailelerin çıkardıkları zorluklardan çekinen bekâr iki arkadaş, kız kardeşlerini kendi aralarında değiştirirler.

11 . Ölen kardeşin karısıyla evlenme (Levirat evlenme): Doğu ve Güneydoğu’da rastlanılan ve törelerden kaynaklanan bu evlilik biçimi, “namusu başkalarına kaptırmamak” anlayışıyla gerçekleştirilir. Ölen kardeşin karısı, bekâr olan erkek kardeşle evlendirilir veya evli olan erkek kardeşin ikinci eşi olması yoluna gidilir.

12 . Baldızla evlilik (Sorarat evlilik): Özel kültürel bir âdettir. Dul kalan kocanın, eşinin ölümünden sonra baldızıyla evlenmesidir. Öksüz kalan çocuklara “üvey anne” olarak seçilen teyzenin daha hoşgörülü davranabileceği düşüncesi bu evlenme biçiminin tercih edilmesinde etkili olmaktadır.

13 . İçgüveyi evliliği: Erkek çocuğu olmayan, ekonomik durumu iyi bazı aileler, kızı dışarı verme yerine, damadı “içgüveyi” olarak eve almaktadırlar. Özellikle tek kız çocuğu olan bazı aileler bu yola başvurmaktadır.

14 . Yetim evliliği: Anne ve babası ölmüş, kardeşleri olmayan bir delikanlı veya kızın, ileride kimsesiz kalmaması için yakın akrabalarından biriyle evlendirilmesidir. Bu evliliğin temelinde yardımseverlik ve sosyal dayanışma arzusu yatmaktadır.

15 . Yakın akraba evliliği: Türkiye’de evli çiftlerin yaklaşık dörtte birinin akraba ve eşlerin yüzde 80′inin kardeş çocukları oldukları belirtilmektedir.

16 . Oldu bitti evlilik: Bir oldu bitti sonucu, bir kişinin diğerini evliliğe zorladığı evliliktir. Kızın erkeğin zayıf tarafını yakalayıp onunla ilişkiye girmesi veya erkeğin kızın zayıf tarafını yakalayıp iğfal etmesi sonucunda bu yola başvurulmaktadır.

17 . Para karşılığı evlenme: Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun kırsalındaki yoksul ve eğitimsiz çevrelerde gerçekleşir. İlköğretim çağındaki çocukların okula gönderilmeyerek veya okuldan alınarak para karşılığında evlendirilmesidir.

18 . Kan parası karşılığı evlenme: Doğu ve Güneydoğunun kırsalında, öldürülen kişinin kan bedeli olarak para, altın, ev ve tarla yanında kız verildiği de görülmektedir. Temelinde eğitimsizlik olan ilkel bir evlenme biçimidir.

19 . Tanışıp anlaşarak evlenme: Büyük kentlerde ve eğitim düzeyinin yükseldiği çevrelerde en yaygın olan evlenme biçimidir. Kız ve erkek belli bir süre arkadaşlık yaparak birbirlerini iyice tanıdıktan sonra gerçekleştirdikleri evlenme biçimidir. Kişiliğini bulmuş, ekonomik özgürlüğü olan eğitim düzeyi yüksek gençler, bu yolla evliliği tercih etmektedirler.

20 . Çok eşli evlilik: Cumhuriyetten sonra yasaklanmış ama eğitim düzeyi düşük kırsal kesimlerde devam etmektedir. Daha çok erkek çocuk sahibi olup bulunduğu çevreye hükmetmek amacı ön planda gelmektedir.

21 . Anlaşmalı evlilik: Dul kalan kadın veya erkeklerin yaşlılık döneminde gerçekleştirdikleri evlenme biçimidir. Yaşlı erkeğin bakımı için muhtaç dul veya evlenmemiş bir kadınla anlaşılarak dini nikah yapılır. Nikâhlanan kadına para ve altın gibi ekonomik destek sağlanılır. Yaşlı erkek ölünce, evlendiği kadın resmi nikahlı olmadığı için kendisine verilenlerle yetinir. Kalan miras, erkeğin varisleri tarafından paylaşılır

22 . Rastlantı evliliği: Rastlantı sonucu, sonu düşünülmeden gerçekleştirilen evliliktir. Bir yolculuk sırasında veya arkadaş, eş dost, akraba evinde karşılaşma, telefon konuşması sırasında sesten etkilenme, gözden, bacaktan göğüsten etkilenme gibi nedenlerle bu evliliğe kısa bir sürede karar vermektedir.

23 . Tercihli evlilik: Bu tür evlilik, genellikle ana baba, büyükanne, büyükbaba gibi aile büyüklerinin onayı ile gerçekleştirilmektedir. Genellikle komşu ve yakın akraba grupları arasında gerçekleşir. Topluluk içinde ekonomik güçleri aynı olan aileler arasında bu evlenme biçimi yaygındır.

24 . Yabancıyla evlilik: Yurtdışında çalışanların gerçekleştirdikleri evlenme biçimidir. Bu evlilik, yabancıdan kız alma veya yabancıya kız verme şeklinde görülmektedir. Birtakım hoşlukları, boşlukları ve problemleri olan evliliklerdendir.

25 . Farklı mezhep evliliği: Evliliklerin gerçekleştirilmesi sırasında karşılaşılan engellerin başında din ve mezhep farklılıkları gelmektedir.

26 . Metres edinme evliliği: Büyük kentlerde yaşayan eğitimsiz zenginler arasında; refah ve zenginlik göstergesi olarak “metres edinme” modası görülmektedir. Her türlü bakım ve masrafı üstlenilen başka bir evde ikame ettirilen ikinci bir kadınla sürdürülen gayr-i meşru ilişkidir.

27 . Muta evliliği: Geçici bir süre için yapılan evliliktir. Daha çok İran’da uygulanan bu evlenme biçiminin, Türkiye’de de bazı çevrelerde gerçekleştirildiği görülmektedir.

28 . Öç alma karşılığı evlenme: Aralarında kan davası bulunan feodal dönem kalıntısı kimi aileler, karşı tarafın onurunu incitip saygınlığını zedelemek amacı ile bu yola başvurur.

29 . Dış güveyi evliliği: Son günlerde, bir Japon televizyonunun çöpçatan aracılığı ile Türkiye’ye eş seçmeye gelen Kuni Nakazon’a gösterilen aşırı ilgi, Türk erkeklerinin “dış güveyilik” konusuna ilgi duyduğunu ortaya çıkardı.

30 . İlan yoluyla eş seçme: Son zamanlarda, gazete, dergi, televizyonların teletex sayfalarına ve internete ilan vererek eş seçme yoluna gidildiği sıkça görülmektedir.

Hürriyet

Siz hangi tür evliliği seçerdiniz?

 



HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Dünden Bugüne Aşk İlanları
  19.Nis.2009 Pzr 19:20:32
fiogf49gjkf0d

 

1967′de aşk nasıl anlatılırdı? Şimdi nasıl anlatılıyor?  İşte yıllara göre aşk ilanı...

Yıl: 1967

‘Karşıma aniden çıkınca ziyadesiyle şaşakaldım ve çok mütehassis oldum…
Nasil bir edâ takınacağıma hükûm veremedim, âdetâ vecde geldim.
Buna mukâbil az bir müddet sonra kendimi toparlar gibi oldum.
Cemalinde beni fevkalâde rahatlatan bir tebessüm vardı…
Üstümü başımı toparladım, kendimden emin bir sesle
‘Akşam-i şerifleriniz hayrolsun’ dedim”

Yıl: 1977

‘Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım ve hislendim..
Ne yapacağıma karar veremedim. heyecandan ayaklarım titredi.
Ama çok geçmeden kendime gelir gibi oldum, yüzünde beni rahatlatan bir gülümseme vardi.. Üstüme çeki düzen verdim. kendimden emin bir sesle ‘iyi akşamlar’ dedim.”

Yıl: 1987

‘Karşıma aniden çıkınca fevkalâde şaşırdım ve duygulandım.. .
Nitekim ne yapacağıma hüküm veremedim, heyecandan ayaklarım titredi.
Amma ve lâkin kısa bir süre sonra kendime gelir gibi oldum.
Nitekim yüzünde beni ferahlatan bir tebessüm vardı.. Üstüme çeki düzen verdim, kendimden emin bir sesle ‘Hayırlı akşamlar’ dedim.”

Yıl: 1997

‘Karşıma birdenbire çıkınca çok şaşırdım ve duygulandım…
Fena halde kal geldi yani.. Ama bu iş bizi bozar dedim. Baktım o da bana bakıyor, bu iş tamamdır dedim… Manitayı tavlamak için doğruldum, artistik bir sesle ‘selam’ dedim.”

Yıl: 2009

‘Abi onu karşımda öyle görünce çüş falan oldum yani ve duygu durumum kabardı…
Oğlum bu is bizi kasar dedim, fena göçeriz dedim, enjoy durumları yani…
Ama concon muyum ki ben, baktım ki o da bana kesik.. Sarıl oğlum dedim, bu manita senin… ‘Hav ar yu yavrum?”

 



HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Komik Şeyler >En Komik İtiraflar!
  19.Nis.2009 Pzr 19:44:33
fiogf49gjkf0d

 

İnanılmaz ama gerçek! İnternetten derlenen, maillerle dolaşan bu itiraflar sizi çok güldürecek..

İşte benim kızım!
İlk yemeğe çıkışımızda cep telefonu çaldı. Elini çantasına attı. Kurcaladı, kurcaladı. Telefon uzun uzun çalmaya devam ediyordu. Bir türlü bulamadı. Sonra o güzel cümle döküldü dudaklarından: Evde mi bıraktım acaba? Onun tam aradığım kız olduğuna karar verdim. Erkek , 31 , Yurtdışı

Anneler kutsaldır
Bir alkış da birbirlerine ana avrat küfür eden iki kişinin arasına girip ikisine de birer tokat atan ve Analar kutsaldır, analara küfür etmeyin, o. çocukları!! diyen Karadenizli ağır abi hemşehrime lütfen. Erkek , 29 , İstanbul

Bilinçli tüketim, bilinçli üretimle olur
18.000 YTL kredi kartı borcum olduğunu öğrenen babamın ilk tepkisi; Keşke korunsaydım .
Erkek , 31 , Gaziantep

6. His
6. His filmini izledin mi dedim. Hayır ama çok övdüler dedi. Bende filmin CD si var, istersen vereyim izle, ben de çok beğendim dedim. Şimdi izlersem bir şey anlamam, ilk 5 tanesini izlemem lazım önce dedi. Sustum. Gülmedim bile. Artık görüşmüyoruz. Kadın, 29 , İstanbul

Öncelik
Evlenmeyi düşündüğü erkek arkadaşının benden önce biriyle oldun mu? sorusuna, buraya gelmeden önce mi? cevabını vererek evlilik umutlarını magmalara atan hatunun gerçek sarışın olduğunu söylememe bilmem gerek kaldı mı? Erkek , 31 , Kırklareli

Çaylar demli olsun
Geçenlerde köyde komşunun evinin önünden geçiyordum. Yaşlı amca hanımına şöyle dedi: Hanım suyu ısıt; olursa olur olmazsa çay demleriz. Hala gülmekteyim. Erkek , 24 , Ankara

Maalesef kaybettik
Aniden fenalaşan annelerini apar topar hastanenin acil servisine taşıyan, ancak yarım saat sonra doktorun maalesef annenizi kaybettik demesiyle annelerinin öldüğünü öğrenemeyen(!) bunun yerine ulan nasıl kaybedersiniz koca kadını daha demin buradaydı! deyip doktoru bir güzel döven komşularım var duyurulur... Kadın , 36 , İstanbul

Ramazan geldi
Her zaman canım, aşkım diyen kocacığım Ramazan geleli beri, orucu bozulmasın diye bana kanka diyor ya... Kadın , 34 , Kocaeli

Danger
Önümüzde ilerleyen tankerin üzerindeki DANGER yazısını görüp de Allah ın akıllısı, tanker yazacağına danger yazmış diyen ve arkasından kahkahalarla gülen teyzemi nerelere göndersem acaba? Erkek , 38 , Ankara



HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Spor >Genel Spor Muhabbeti >Casillas: `Pepe, Real Madrid formasını lekeledi!´
  23.Nis.2009 Per 17:05:19
fiogf49gjkf0d

Casillas: “Pepe, Real Madrid formasını lekeledi!”

Takım arkadaşı Pepe’yi gördüğü kırmızı karttan dolayı ayıplayan Casillas şampiyonluk yarışıyla ilgili de açıklamalarda bulundu.

Pepe, Real Madrid (Marca) 

Iker Casillas Getafe maçında kırmızı kart gören Pepe’ye tepki gösterdi.    

Casillas maç esnasında yerde yatan Getafeli oyuncuyu tekmelemesinin Real Madrid forması giyen bir futbolcuya yakışmayan bir hareket olduğunu belirtti.    

Barcelona’yı son haftaya kadar kovalayacaklarını belirten başarılı eldiven, sözlerine “İyi de oynasak kötü de oynasak kazanmayı sürdürüyoruz. Getafe’ye saygı duyuyoruz. Ama şampiyonluğu Villerreal, Sevilla veya Barcelona maçlarında kaybedeceksek kaybetmeliyiz. Sahamızda oynadığımız maçta Getafe’ye puan kaybederek değil” dedi.    

Casillas, sözlerine “Hafta sonu Sevilla’yı yenemezsek sonraki hafta Barcelona’yı yenmemizin anlamı kalmaz” diyerek son verdi.

Haber Kaynağı: Goal.com



HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Bir insan analiz pazarı...
  24.Nis.2009 Cum 19:48:44
fiogf49gjkf0d

Bir insan analiz pazarı...

Babam insanları en iyi tanıyacağımız yerlerden birinin kumar masası olduğunu söylerdi..
Kumarı sevmem.. Ama babamın daha çocukken beynime çaktığı bu sözler beni etkilemiş olmalı ki, seyretmeyi severim.. Masayı değil, etrafındakileri..
Üniversitedeyken, Mülkiyeliler Birliği nde güneş ışıklarına kadar oturduğum olurdu, poker masasında, oynayanların omuz başında..
Hallerinden tavırlarından tahliller yapardım ve inanın, ruh doktorlarından başarılı olurdum..
Holly ile evlenip Amerika ya gittiğimde, daha sonra Kazım Baba yı ziyaret ettiğimde, kumar cennetleri Las Vegas ve Reno da uzun günler geçirdik. Geceleri de kumarhanelerde.. Bir tek kuruşluk kumar oynamadan, sabahlara kadar eğlenirdim o devasa casinolarda..
İnsanı değil, insanlığı tanımaya başlardım çünkü o bitmez tükenmez kalabalığın ortasında.. Hiç tanımadığım, bir daha görmeyeceğimi bildiğim insanları analiz etmek müthiş eğlendirirdi beni..
Kim oraya ne amaçla geliyor, niye kumar oynuyor, kayıplarda, kazançlarda nasıl reaksiyon gösterecek, bu analizler sonunda tahmin etmeye başlar, sabaha karşı doğru tahminlerde bulununca da "Aferin bana" derdim kendi kendime..
Şimdi, hele hafta sonları maç yüzünden evde kalınca, maççı arkadaşlar da gidip yalnızlaşınca televizyonu açıp Var mısın Yok musun u izliyorum..
"Benim gibi, kendi programları 90 Dakika ve Yaşamdan Dakikalar ı bile izlemeyecek kadar
televizyon sevmeyen birisi, Acun u niye izler" diye uzun uzun sordum kendi kendime.. Ve geçen hafta birdenbire keşfettim.. Eski hastalığım nüksetmiş..
Artık Mülkiyeliler Birliği yok.. Las Vegas ve Reno, Tahoe da yok.. Ben nerde yapacağım insan analizlerini..
İşte Var mısın, Yok musun da..
O masanın etrafında toplananlar, masanın etrafında toplananların yakınları, seyirciler, Acun un ustalığı ve deha yönetimiyle bir aileye dönüşmüşler. Oyunu sadece Acun un yanında oturan oynamıyor.. Kutuları açanlar ve seyirciler dahil, herkes bu kumarın içinde.. Yani her izleyişimde birtakım insanları analiz etme, tanıma şansım var.. Birkaç yarışma sonra, kimin ne söyleyeceğini ve ne yapacağını tahmin ediyor oluyorum ve yüzde 95 e yakın da tutturuyorum..
Çünkü o masa o insanların sırlarını ele verme yeri..
Yarışma dediğim lafın gelişi.. Yurtsan Atakan haklı.. Hürriyet te aylarca, Var mısın Yok musun un yarışma değil, kumar olduğunu söyledi..
Ortada yarışma yok gerçekten.. Yurtsan da yok ya.. Bu her yazısını okuduğum harika yazar ilk kriz dalgasında işini kaybetti. Kimse de bugüne dek kapısını çalmamış anlaşılan.
Büyük ikramiyesi 500 bin lira olan bir kumar.. Ama bu ikramiyeyi, bir milli piyangoda büyük ikramiyeyi kazanma şansı yoksa, hiç kimse kazanamayacak..
Çünkü bugüne dek orada hiç profesyonel kumarbaz görmedik. Onların Acun a takılıp aylarca bekleyecek halleri yok..
Orada, paraya ihtiyacı olmayanlar da yok.. Ortada yarışma, ortada bir bilgi ya da yetenek kanıtlayıp "İtibar" kazanmak diye bir şey olmayınca, cebi paralı birisi niye gene aylarca takılsın ki..
Peki orada kim var?..
50 bin, 100 bin liraya "Hayır" diyemeyecek C, D ekonomik gurubu insanlar.. Hamdi Bey daha ilk konuşmalarda kendilerini ele veren ve kaça razı olacaklarını adeta ilan edenleri biliyor onlarla "Oynuyor" ve işi o noktayı asla geçmeden bitiriyor.
Geçen hafta sonu mesela, 500 bine en yaklaşıldığı gece oldu. Üç kutu kalmıştı. İki 500 bin, bir 30 bin..
Ve ben adım gibi biliyordum ki, Süleyman 30 bini açtıramazsa 500 bini kazanmasına imkân yoktur ve Hamdi Bey ne teklif ederse etsin, razı olacaktır.
Nitekim Hamdi Bey 108 bin lira teklif etti ve öteki yarışmacılar, başta karısı seyirciler "Al git.. Al git" baskısına başladılar.. Baskı yapmasalar da, Süleyman ın 100 bini reddedip 30 u göze alacağı yoktu.. 100 bin onun işini görecekken, niye 500 bin hayali için riske edecekti ki..
Aslında öyle bir durumda 130140 bin lira teklif etmeliydi Hamdi Bey, ama etmedi, çünkü o da benim gibi, Süleyman ın 100 civarında her teklife boyun eğeceğini biliyordu. Gene cömert davrandı. Süleyman, 10 bin aşağısına, 98 bine de "Evet" derdi.. Karısı dedirtirdi en başta..
O gece her dediği çıkan bir Kâhin yarışmacı bile "Kutunda 500 bin lira var, eminim, ama sen 108 bini al git. Çünkü işini görecek" dedikten sonra..
Süleyman 108 bini aldı gitti, kutusundan 500 bin çıktı.
Bu hep böyle olacak..
Ta ki, oyuna profesyonel kumarbazlar, ya da kutudaki parayla zerre ilgilenmeyip mesela oradaki cazip kızlarla arkadaşlık kurmak için katılan zengin çocukları katılmaya başlayana dek..
En büyük hayalleri 7080 bin liraya bir ev alabilmek olan insanların, azimleri, yürekleri, cesaretleri 500 bine kadar devama yetmez.. Etse de etraf, hep o kafadakilerle dolu etraf ettirmez.
Bu kriz dünyasında insanların, hele böyle hayat boyu ellerine geçen tek fırsatta büyük hayaller peşine düşmeleri zor. Küçük gerçekler onları tatmin ettiği sürece, kazanan hep Acun olacaktır..
Eee.. Bu yılın vergi rekortmenleri listesine bakın, ne demek istediğimi göreceksiniz..
 
Hıncal Uluç, 19 Nisan 2009 Pazar


HoKKaBaZ

HoKKaBaZ resimleri


Mesaj Gönder
Forum Mesajlari

  CC-Forum> Haber >Güncel haberler >Cemil İpekçi: Kadın olsam türban takardım!
  27.Nis.2009 Pzt 22:18:00
fiogf49gjkf0d
“Kadın olsam türban takardım!”
 
“Kadın olsam türban takardım”
Cemil İpekçi, muhafazakar çizgisinden dolayı kendisini eleştirenlere böyle yanıt verdi...
 

 

 

Milliyetçi muhafazakar modacı Cemil İpekçi, uzun süredir Mardin ve Diyarbakır’da moda tasarım merkezi ve çeşitli atölyeler kurmak için çalışıyor. Eşcinselliğini gizlemeyen İpekçi’nin zaman zaman siyasal açıklamaları da tartışmalara yol açıyor. Bunlardan biri de, geçen hafta Mardin’de turizm politikalarını eleştirmesiydi. Habertürk gazetesinden Kutlu Esendemir, İpekçi’yle Mardin’i, siyasal gelişmeleri ve Doğulu erkekleri konuştu...

“Mardin’de içki içecek turistik tesis yok. Böyle turizm olmaz” eleştirisi kimi hedefliyordu?
Turizm Haftası bu sene Mardin’den başlatıldı. Bugün Dubai şeriat ülkesi olmasına rağmen, turizme çok önem verdikleri için tüm otellerinde gece kulüpleri ve içki var. Sizin inanışınız nedeniyle içki içmemeniz demek, gelecek turiste de aynı yaptırımı uygulamanız demek değildir. Mardin’de içki verilebilen ve eğlenilebilen tek bir restoran var. Ne yapıyor turist? Geliyor, iki gün Mardin’i görüyor, gidiyor. Eğlenmiyorsa gelmez.

Bu açıklamanız AKP çevrelerinden eleştiri aldı mı?
Hayır. Eleştirmeyi bırakın, AKP her zaman için bana sıcak davranmış bir parti. Bana karşı tepkisi olmayan bir partinin bu açıklamama ne tepkisi olabilir? Zaten AKP’nin böyle bir yasağı yok. Unutmayın ki, İstanbul şu anda AKP’li bir belediye reisi tarafından yönetiliyor. Beyoğlu’nda en çok içki müsaadesi verilen, en çok bar açılan dönem AKP’li Ahmet Bey’in dönemi.

Milliyetçi muhafazakar kimliğinizle tanınıyorsunuz. Bu, bölgede iletişim kurmanızı güçleştirmiyor mu?
Ben memleketimi seviyorum. Ama faşist olamam. Topraklarımda kim yaşıyorsa, hepsi benim milletimin insanlarıdır.

DTP’li Diyarbakır Belediye Başkanı Osman Baydemir’le iletişim kurmakta zorlandınız mı?
Hiç zorlanmadım. Zaten projemi valilik, belediye ve ticaret odası destekliyor. Baydemir, beş bin metrekarelik bir alan verdi.

BEŞ ALTI APTAL KADINI KAÇIRDIM

Siyasi duruşunuzu AKP’den yana olarak açıklamıştınız. Ancak İslami kesimde sizi sevdiğini söyleyen de var, “Allah onu ıslah etsin” diyen de. Siz onları, onlar sizi ne kadar kabullendiniz?

Vallahi birbirimizi kabul etmemiz önemli değil. Allah herkesi ıslah eylesin. Ben bir Bektaşiyim. Ailem dönme olabilir ama annem Nafi Baba Tekkesi Bektaşi’si. Onun için bizlerde en kötü şey, başkasının kul hakkını almaktır. Benim hakkımda hüküm verebilecek tek güç; rabbialemin. Çünkü ben, kendi hayatımı yaşamak için geldim bu dünyaya. Hayat bir kere yaşanır; hukuk ve kanun çerçevesinde, yaşadığım sürece, ister başıma gül takarım, ister istediğim cinsle yaşarım.

Muhafazakar kesime yaklaşmanız sizin marjinal işler yapmanıza engel olmadı mı?
Hayır, belki beş-altı aptal kadını kaçırdım. O kadınların kaçması için Allah bir hayır koydu. Zaten çok sıkılıyordum onlardan.

Onların yerine kimler geldi?
Onların yerine geleni de var gelmeyeni de. Ama sosyal projelerden dolayı dikiş dikmeye çok vaktim olmuyor. İş hayatında 40’ıncı senem. 40 sene çok uzun bir zaman. Diyeceksiniz ki, “Para kazanmadan yaşayabilir misiniz?” Milyarder değilim ama, Cemil İpekçi hiçbir zaman aç kalmaz. Baba gibi iki lisanım, kültürüm var. Resepsiyonda çalışırım. On parmağımda on marifet. Hiçbir şey yapmasam göbek atarım.

Cinsel tercihinizi çocuk yaşlarda mı keşfettiniz?
Dokuz yaşında kız çocuğu gibi hareketlerim vardı, bebeklerle filan oynuyordum. Cinsel tercihimde tam bir gay olmadığımı biliyorum. Çünkü gay olsaydım evliliklerim olmazdı. Biseksüel olduğumu sanıyorum. Hayatıma çok kadın girdi, evlendim. Hâlâ kadınlara karşı duygularım var ama tabii ki gay’liğim daha ağır basıyor.

Doğu’da baskı gören gay’ler için bir şey yapmayı düşünüyor musunuz?
Hayır düşünmüyorum. Çünkü ben insanlar için bir şey yapmayı düşünüyorum. Benim için insanların cinsellikleri hiç önemli değil. Şu anda Mardin’de, Diyarbakır’da yaptıklarım, kadınlar için olduğu kadar çocuklar ve erkekler için de… Bence insanlar önce başka tercihlerini ortaya koymak zorunda.

Mardin de cinsel kimliğinizden ötürü hiç tepki aldınız mı?
Hiç... İnsanlar beni öyle görmüyor. Sadece giyimimden dolayı, alışkın olmadıkları için üç kere bakıyorlar.

Bölge halkıyla samimi pozlarınızı da gördük.
Onu söylüyorum zaten; sevgiyle dolular.

Doğulu erkekler sizin hakkınızda neyi merak ediyor?
Doğu ve Güneydoğuluların başka türlü bir kibarlığı var. Size ne özel hayatınız hakkında bir şey soruyorlar ne de taciz ediyorlar… Mesela İstanbul’da, Beyoğlu’nda yürürken muhakkak beş tane münasebetsiz çıkar. Orada bunu görmüyorsunuz. Onun için çok özlüyorum. Kendimi uzun zamandır böyle hür hissetmemiştim.

Mardinliler sizi yakışıklı mı yoksa güzel mi buldu?
Çok yakışıklı ve güzel buluyorlar. Hepsi gözlerimden güzelliğimden bahsediyor. Çok çok çok hoşuma gidiyor. Çünkü onlar İstanbullular kadar korkak değil. İfade edebiliyorlar duygularını. Yakışıklı olduğumu da, güzel baktığımı da, her iki cinsin gözüyle görebildiğimi de biliyorum.

KADIN OLSAM TÜRBAN TAKARDIM

Modacı Zeynep Tunuslu, sizin AKP’ye yakın durmanızı “Çünkü THY, PTT ve Beyoğlu Belediyesi’nin üniforma işlerini o aldı. Türban takması için kadın olmayı beklemesine gerek yok” sözleriyle eleştiriyor. Tek gerekçe sizce bu mu?
39 senelik, 80 küsur ödüllü bir sanatçıyım. Tunuslu’ya da bu söz hakkını vermiyorum. Çünkü ben aklı başında olanlara söz hakkı veririm. Kendisi hiçbir şey ispatlayamamış. Ne memleketine, ne sanata herhangi bir katkısı olmamış. Yetiştirdiği bir talebe bile yok. Konuşabilir, ne olacak? Mahalle dedikodusunun dışına çıkamaz. Tunuslu’nun kendi hayatında ispat ettiği bir şeyi olsaydı herhangi bir konuda, belki kaale alabilirdim.

Türban hakkındaki düşüncelerinizde bir değişiklik var mı?
Kadın olsaydım türban yasağını protesto etmek amacıyla takardım.Benim kılığıma kimse karışamaz. Kılıkla çağdaş olunabileceğine inanmıyorum. Biz hâlâ dışarılarda korkularla büyütülen bir memleketiz. “Komünist olacağız” diye parkadan korktuk. “Türban takıp şeriat olacak” diye milletimize hakaret ediyoruz. Bir de İran’la bir tutuyoruz memleketi. Şeriatla idare olduğumuz koskoca Osmanlı döneminde bile İran gibi olmadık.

Vatan

<<12345678910 11121314151617181920...91>>