ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
24 Mayıs 2024, Cuma 01:14   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  manolya41> Forum Mesajları
    manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
<<1...100...200...300...400...500...600...683684685686687688689690691692693 694695696697698699700701702703...800...900...983>>


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Hayvanlar Aleminden İlginç Haberler>
  20.Ağu.2008 Çar 12:39:11
fiogf49gjkf0d


İKİ BAŞLI KAPLUMBAĞA PET SHOPTAN ÇALINDI

Türüne az rastlanan ve hayvan barınaklarının maskotu haline gelen iki başlı kaplumbağa, gazetelere haber olmasından birkaç saat sonra çalındı. İki başlı kaplumbağanın sahibi Sean Casey, kaplumbağanın Sean Casey Hayvan Yardım Merkezi ne getirilişinden bu yana çok fazla ilgi çektiğini kaydetti. Kaplumbağayı çalan kişinin onları beslerken çok dikkatli olması gerektiğini, aksi takdirde başlarının birbirine çarparak zarar görebileceğini belirten Brooklynli Casey, kaplumbağayı güvenli bir şekilde getirene bin dolar ödül vereceğini de söyledi.



DÖRT KULAKLI KEDİ GÖRENLERİ ŞAŞKINA ÇEVİRİYOR

Valerie ve Ted Rock çifti dört kulaklı kediye rastladıklarında önce gözlerine inanamamış. İlk şoku atlattıktan sonra ise bu dört kulaklı kedi yavrusunun onların ailesinin bir parçası olmasına karar vermişler. Daily Mail in haberine göre çift bu dört kulaklı kediye iki yıl önce rastlamış. Minik gri kediyi evlat edinmiş ve adını da Yıldız Savaşları filmine atıfla Yoda koymuşlar. 8 haftalık Yoda yı evlat edindikten sonra veterinere götüren çift, veterinerin şaşkınlığını üzerinden atar atmaz araştırmalar yaptığını ve dört kulaklı bir kedinin izine de Almanya da rastladığını anlatıyor. Zaman içinde çok özel bir varlığa sahip olduklarını daha iyi anladıklarını kaydeden Rock çifti, kedilerinin kaçırılmasından da endişe ediyor. İnsanların Yoda büyük ilgi gösterdiğini ve birlikte fotoğraflar çektirdiklerine değinen Valerie, Yoda nın kulaklarından ikisini kestirip kestirmeyecekleri sorusuyla da karşılaştıklarını ancak Yoda nın tamamen normal davranışlar sergileyen, meraklı bir kedi olduğunu belirtiyor. Valerie Rock, Yoda nın gürültücü bir kedi olmadığını ve çok seyrek olarak yumuşak sesler çıkararak miyavladığını da sözlerine ekliyor.



ENGELLİ KAPLUMBAĞAYA TEKERLEK TAKILDI

Arava adındaki kaplumbağanın engelli ayağının yerine tekerlek takıldı. 25 kiloluk dişi kaplumbağa, arka ayakları olmadan hayatını rahatça sürdüremediği için Kudüs Hayvanat Bahçesi yetkilileri kaplumbağanın karnına yerleştirilecek şekilde 2 tekerli daire şeklinde metal bir aparat yaptı. Hayvanat bahçesi yetkilileri, 10 yaşındaki kaplumbağanın arka ayakları yerine özel olarak üretilen aparat sayesinde çiftleşmeye de başladığını kaydetti. Engelli kaplumbağanın İsrail in güneyindeki bir hayvanat bahçesinden Kudüs e 5 hafta önce geldiği kaydedildi.



NEW YORK TA PİT BULL DEHŞETİ

New York un Staten Adasındaki evinin arka bahçesinde, Pit Bull cinsi iki köpek tarafından saldırıya uğrayıp ağır yaralanan savaş gazisi Henry Piotrowski kaldırıldığı hastanede yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak yaşamını yitirdi. Bir süre önce Pitt Bull cinsi iki köpeğin saldırısına uğrayan 90 yaşındaki Henry Piotrowski saldırı sonucu bir ayağı, meydana gelen kangren nedeniyle kesilmişti. Kaldırıldığı hastanede uzun bir süredir yoğun bakımda olan Piotrowski nin ölümü üzerine New York savcılığı köpeklerin sahipleri James McNair ve Kim Diprima hakkında ağır ihmal gerekçesiyle soruşturma başlattı. Köpekler de zehirli iğne ile itlaf edildi. İkinci Dünya savaşı gazisi olan Henry Piotrowski nin feci şekildeki ölümü mahalle sakinlerini yasa boğdu. Pitt Bull cinsi köpekler tarafından saldırıya uğramadan önce oldukça sağlıklı olduğu belirtilen Piotrowski nin ilerleyen yaşına rağmen düzenli olarak her gün spor yaptığı bildirildi.




SARHOŞ MEKSİKALI TİMSAHLARA YEM OLDU


Meksika da alkollü halde doğal yaşam parkını gezmek isteyen adam inanılmaz bir şekilde can verdi. Ayakta bile durmakta zorlanan ismi açıklanmayan Meksikalı, timsahların bulunduğu göle düştü. Düşer düşmez 8 timsahın saldırısına uğrayan adamın yaşam mücadelesini çok sayıda ziyaretçi korku dolu gözlerle izledi. Vahşi doğanın en acımasız avcıları karşısında çaresiz kalan adam yardım gelene kadar öldü. Tampico Doğal Yaşam Parkı yetkilileri yaptıkları açıklamada, “Cesedi tanınmaz hale gelen adamın kimliği tespit edilemedi” dedi.



YOLLARINI ŞAŞIRAN SU KAPLUMBAĞALARI RESTORANI BASTI

İtalya da yeni doğan yaklaşık 60 deniz kaplumbağası, denize giderken yollarını kaybedince sahildeki bir İtalyan restoranına girdi. Kurtarma ekiplerini çağıran Antonio Colucci, restoranın parlak ışıklarının bebek kaplumbağaların dikkatini çektiğini, ışıklara doğru gelen kaplumbağaların restorana girdiğini ve masaların altına girerek yemek yiyenleri endişelendirdiğini ifade etti. Yollarını şaşırıp restorana giren kaplumbağaların kurtarma ekipleri tarafından toplanıp, İtalya nın güney sahillerine bırakıldığı kaydedildi.




SİDNEY DE KAYBOLAN BALİNA YATI ANNESİ SANDI

Sidney de annesi sandığı bir yata yapışan balinanın, eğer bir anne bulamazsa birkaç gün içinde ölebileceği açıklandı. Annesi sandığı yattan beslenmeye çalışan 1 ya da 2 aylık balinanın ilk kez pazar günü Sidney in kuzey sahillerinde görüldüğü belirtilirken, yatın kurtarma ekiplerince denizden çıkarıldığı ve balinanın yattan ayrıldığı ancak yeniden koya döndüğü kaydedildi. Balinanın anne sütü olmadan yaşamasının çok zor olduğu açıklanırken, yapay beslemenin imkansız olduğu, bu yüzden balinanın acil olarak kendisini kabul eden bir anne bulması gerektiği bildirildi


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Okumaya Değer Buyrun !>
  20.Ağu.2008 Çar 00:33:07
fiogf49gjkf0d
Genç bir Yönetici, yeni Jaguarı içinde kurulmuş,biraz da hızlıca, bir mahalleden geçiyordu.

Park etmiş arabaların arasından yola fırlayan bir çocuk olabilir düşüncesiyle dikkatini daha çok yol kenarına vermişti. Bir şeyin yola fırladığını görünce hemen fren yaptı ama aracı durana kadar gecen mesafede yola çocuk fırlamadı.
Bunun yerine, yepyeni arabasının yan kapısına büyükçe bir tas çarptı.Adam hızlıca frene yüklendi ve taşın fırlatıldığı boşluğa doğru geri geri gitti.Sinirlenmiş olan genç adam arabasından fırladı ve taşı atan çocuğu kaptığı gibi yakında park etmiş olan bir arabanın gövdesine sıkıştırdı.

Bunu yaparken de bağırıyordu:
Sen ne yaptığını sanıyorsun serseri? Bu yaptığın ne demek oluyor?O gördüğün yepyeni ve pahalı bir araba ve attığın o tasın mahvettiği yeri düzelttirmek için kaportacıya bir suru para ödemek zorunda kalacağım.

Neden yaptın bunu???
Küçük çocuk üzgün ve suçlu bir tavır içindeydi:
"Lütfen, amca, lütfen kızmayın.Ben çok üzgünüm ama başka ne yapabilirdim, bilemedim.Taşı attım çünkü işaret etmeme rağmen diğer arabalar
durmadı"çocuk gözlerinden süzülen yasları elinin tersiyle silerek park etmiş bir aracın arkasına işaret etti:"Abim orada. Yokuştan aşağı yuvarlandı ve tekerlekli sandalyesinden düştü ve ben onu kaldıramıyorum."
Çocuğun simdi hıçkırıklardan omuzları sarsılıyordu ve şaşkın adama sordu:

"Onu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturtmama yardim edebilirmisiniz? Sanırım abim yaralandı ve benim için çok ağır."

Ne diyeceğini bilemez halde, genç yönetici boğazındaki düğümden yutkunarak kurtulmaya çalıştı.Yerde yatan sakat çocuğu kaldırıp tekerlekli sandalyesine oturttu, cebinden temiz ve ütülü mendilini çıkartıp, çeşitli yerlerinde oluşmuş ve kanayan yara ve sıyrıkları dikkatlice silmeye çalıştı. Bir şeyler söyleyemeyecek kadar duygulanmış olan genç adam,abisinin tekerlekli sandalyesini iterek yavaş yavaş uzaklaşan çocuğun ardından bakakaldı.

Jaguar marka arabasına geri dönüşü yavaş yavaş oldu ve yol ona çok uzun geldi.arabanın yan kapısında tasın bıraktığı iz çok derin ve net görülür şekildeydi ama adam orayı hiçbir zaman tamir ettirmedi.Oradaki izi, su mesajı hiç unutmamak için sakladı:
"Hiçbir zaman yasamın içinden, seni durdurmak ve dikkatini çekmek için birilerinin tas atmasına mecbur kalacağı kadar hızlı geçme. Tanrı ruhumuza fısıldar ve kalbimizle konuşur. Bazen, onu dinlemek için vaktimiz olmuyorsa,bize tas fırlatmak zorunda kalır.Fısıltıyı dinle. veya taşı bekle.
Secim senin"


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Sığır Mı Gıymatliı Sen Mi?>
  19.Ağu.2008 Sal 21:27:46
fiogf49gjkf0d
Bundan 30-40 sene evvel filinta gibi bir delikanli olarak ilk tayin
yerim olan Erikli Köyü Saglik Ocagi ni kurmak için gitmistim. Hazir
ugramisken. deyip, Kaymakam Bey elime bir kagit tutusturmustu. Çiçek
asisina dair bir emir vardi. Çantami, ilaçlarimi, ignelerimi yeniden
gözden geçirdikten sonra atima binerek Erikli Köyü nün yolunu tuttum.
Ikibuçuk saat at sirtinda yol aldiktan sonra Köye ulastim. Köyde beni
muhtar karsiladi.
-Hos geldin beg...
-Hos bulduk, dedim.
-Hayirdir?
-Asi yapacagim da..
-Ne asisi?
-Çiçek..
-Çok eyi.. insanlara mi?
-Tabii insanlara.
-Zor begim!
-Nedenmis o?
-Olmazlar da ondan begim..
-Ama salgin var!
-Buraya salgin neyin ugramaz beyim.
-Sen köylüyü topla!
Biraz sonra baktim, köyün korucusu hem düdügünü öttürüyor hem de bagiriyor:
- Ey ehali gasabadan pangaci geldi... Sizinnen gredi lafini konusacak!
- Yahu ben bankaci filan degilim, dedim.
-Sen bilmen begim asi-masi dirsek birtekini topliyamak, isin içine
para lafini gatacan ki millet toplana...
Biraz sonra köyün biricik, isli ve rutubetli kahvesi tiklim tiklim
doluydu. Ayaga kalktim:
- Köylü kardeslerim, dedim. Simdi sizlere, insanligi mahveden, girdigi
yerde felaketler meydana getiren bir konudan bahsedecegim...
Ön tarafta oturmakta olan pala biyikli biri :
- Begim, ilkin girediden agnat, sonama hekayeni agnadin, dedi.
Kizdim:
- Ben buraya krediden bahsetmege gelmedim!
Muhtar araya girdi:
-Yahu, digneyin hele... Bakin, size memur bey çiçekden bahsedecek, dedi.
-Ne çiçegi? diye köylüler sordular.
-Hastalik çiçegi
-Ganiser mi bu?
-Yoo, dedim.
-Olese niye diyniyek begim?
-Ama, çiçek de öldürür ...
Arka taraftan bir ihtiyar ayaga kalkarak:
- Begim, dedi, camiye gidecam, ne diyeceksen çabik de!
- Size çiçek asisi vurmaga geldim.
Hepsi birden ayaga firladilar:
- Ne asi mi? diye bagirdilar.
Sonra muhtara dönerek:
- Ula Iriza, bosuna ismini Dönek Iriza gomamislar, bizi gandirdin gene, dediler.
- Yahu köylü kardeslerim, durun yahu, size çiçegin neler yaptigini
anlatayim, ndan sonra gidin.
- Yoh begim yoh. Biz biliyok. Çoh duyduk bu lflari. Bu hasdalik
naaparmis, erkesi öldürürmüs.. Asi olmazsak, tüm ev halki givrana
givrana ruhunu teslim idermis. Garnimiz tok beyim bu Iaflara, tok...
Biz, inne minne vurdurmuyok.
-Yahu, bu igne degil, çizik.
-Cizik mizik. Anlamak biz öyle seyden.
Kahve bir anda bosaldi. Muhtar:
- Dimedim mi begim? dedi, bunlar furdurmazlar diye.
-Neden?
-Bilmem emme, furdurmazlar isde. ama gönlün galmasin, gel bana fur!
Iyice canim sIkilmisti. Çantamdan, ilaci ve igneyi çikarirken muhtar:
-Beyim, agridiyosa, az fur ha! dedi.
-Yahu iki çizik atacagim.
-At begim at, emme isden güçden galmayim da...
Korka korka uzatti kolunu. Asisini yaptim:
-Hani acidi mi? diye sordum.
-Yoo, sinek issirir gibi oldu. Yok begim, su köylü milletinde akil
denen sey yoh. ökümat bu kaddar mesarif etsin, asici göndersin, sen
gel asi olma da gaç.
Kalkti, kahvecinin kolundan yapisti:
-Gel buraya, dedi.
O koskoca adami görecektiniz, sanki ameliyat edecekmisizi gibi korkuyordu.
-Giyma baa mikdar, giyma ba mikdar, diye yalvariyordu.
-Gel buraya, alti üstü iki cizik.
-Gurban miktar, su duvardaki senin ciziklarin hepsini silem, tek baa giyma!
Sinirimden,deli gibi firlamisim adamin üzerine. Muhtar, o sirada
kahveciyi yere yikmisti. Bana:
-Bogazina bas, bogazina! diyordu.
Sinirimden ne yaptigimi bilmiyordum. Adamin bogazina basmisim...
-Fur simdi, memur efendi, golunu eyicene yakaladim, gaçamaz!
Adam, bir debeleniyor, bir bagiriyor ki, demeyin gitsin:
- Baa acimiyosunuz, bari çoluguma çocuguma aciyin....
Asi yapmaga muvaffak oldum.
Etti iki...
-Var misin memur efendi?, dedi muhtar.
-Neye?
-Yakalayak su herifleri!
Yeni mezun, ideal bir saglik memuru, baska ne düsünebilir ki:
-Varim, dedim.
Çiktik kahvenin önüne. Daha biz içerde kahveciyle cenklesirken, bir
tek kimse kalmamis ortalikta, Sanki, pasif korunma varmis gibi, herkes
evine kaçmis, kapisini sürgülemis...
-Sööle bi dönek begim, belki bir iki denesini dutarik.
Ayni bir avci gibi, sokaklardan adimlarimizin ucuna basa basa
yürüyorduk. Çesmenin basinda ellilik bir adam su içiyordu... Muhtar:
- Sen surdan dolan, ben burdan, kisdiralim, dedi.
Çesmenin arkasindan dolandim. Adam bizi görünce basladi kaçmaya, hem
de ayakkabilarini çesmenin basinda birakarak... Adam kaçar, biz
kovalariz. Bir tarlayi boydan boya astik... Ne de olsa gençlik var ,
adami tarlanin öte basinda yakaladim. Adam, hem soluyor, hem de:
-Beyim, ben seni öteki dünyada nerede bulam? diyor.
-N apacaksin beni öteki dünyada?
-Gunahmis begim, gunah!...
-Ne günahmis
-Zorla is yaptirmak... Kul hakki...
-Kim dedi bunu?
-Köyün hocasi didi..
-Isine geldigi gjbi anliyorsun da..
Demeye kalmadan muhtar da yetismisti.
Ikimiz iki yandan, adami karga tulumba yiktik yere ve asisini yaptim.
O gün aksama kadar ancak bes kisinin asisini yapabildim... Ama köyü en
az on kere turladiktan sonra. Muhtar:
-Artik kimse disari çikmaz beyim, dedi.
Yorgun argin kasabaya döndüm. Dogruca kaymakamin evine gittim:
-Olmadi efendim, dedim.
-Ne olmadi?
-Asi. Köylüler asi olmuyorlar.
-Baytari götürmedin mi?
-Hayvan asisi degil bu kaymakam bey!
Güldü:
-Toysun daha, dedi. Bizim memlekette, köylere asi vurmaga gidecegin
zaman baytari da yaninda götüreceksin!
-Vallahi bir sey anlamadim efendim.
-Anlamazsin, anlamazsin... Yarin giderken baytari da götür o bilir isini!..
Ikinci gün, ayni köye baytarla gittik.
Köylü nasil egiliyor baytarin önünde, nerdeyse yere kapanacaklar .Daha
bizi kahveye oturmadan iki tepsi yemek gelmisti. Içinde sadece kus
sütü eksIk... Biz, kahvelerimizi içtigimiz anda, köyün meydanligi,
ineklerle, öküzlerle, buzagilarla dolmustu. Hatta, öne geçmek için bir
birbirleriyle kavga ediyorlardi. Baytar:
-Hazir misin? diye sordu.
-Hazirim, dedim.
Ayaga kalkti:
-Köylüler, diye bagirdi, son günlerde, insanlarda olan ve insanlardan sigirlara
bulasan bir hastalik, çevrenin tüm sigirlarini kasip kavurmaktadir .
Köylüler:
-Abooov, dime baytar efendi diye hayretle gözlerini açtilar.
-Bu hastalik, geçen ay içerisinde, ilçemizden dörtyüz hayvanin ölümüne
sebep oldu...
-Aman baytar efendi, ocagina düstük!...
-Simdi kollarinizi sivayin? Sizin asilarinizi, saglik memuru arkadas,
sigirlarinizinkini de ben yapacagim!

Sanki, altina hücum varmis gibi, köylü masama saldirdi. Dün, zorla asi
yaptigimiz kahveci kolunu siyirmis:
-Fur begim, diyordu
-Sen dün oldun, dedim.
-Fur begirn, fur, artik mal göz çikarmaz ya! Iki kere olursak daha eyi olur.
-Dün neden zorluk çikariyordun?
-Ne bilem ben begim. Sen heç heyvan lafi etmedin ki!
-Sigirlar sizden kiymetli galiba?
-Sen ne diyon begim? Köy yerinde, hazina ilazim... Nirde bizde bes
kurus, Bi de sigir ölürse, o zaman bizde kriz baslar!...

kaynakçası bilinmiyor


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Serçenin Ölümü>
  19.Ağu.2008 Sal 21:18:30
fiogf49gjkf0d
Serçenin Ölümü






Bir baba ve çocuğu parkta yürüyorlardı. Çocuk şımarıkça babasını çekiştiriyordu. Ne görse almak istiyor, babası da onu hiç kırmıyordu.

-Ben biricik oğlumu üzer miyim hiç!

Her istediğine kolayca ulaşan bir çocuğun nasıl doyumsuz olacağını ve büyüdükçe ya bencil ya da en ufak bir sorunda mutsuz, asabi olacağını düşünmüyordu bile.

Çikolata, dondurma oyuncak derken, çocuğun gözü yemyeşil dallara konan-kalkan güzel kuşlara takıldı. Babasının çocukluğunda yaptıklarıyla ilgili anlattıkları aklına geldi;

-Baba sen çoculuğunda sapanla kuş avladığını söylemiştin ya!

-Evet, köydeyken sapanla çok kuş avlamıştım.

Çocuk ağaçtaki kuşları gösterdi;

-Ben de senin gibi avlamak istiyorum.

Adam güldü;

-Yok be oğlum, burda görürlerse kızarlar.

-Bana ne, ben de sapanla kuş avlayacağım.

Adam bir iki vazgeçirmek istedi ama şımarık yetiştirdiği çocuğunun vazgeçmeyeceğini hemen anladı.

-Tamam, ben çevredeki oyuncakçılarda sapan var mı bir arayım. Bu arada sen dedenin yanına git otur ama kesinlikle dedene anlatma. Deden çocukluğumda bir gün kuş avladığımı duyunca çok kızmıştı bana, iyi bir de dayak atmıştı.

Çocuk istediğine kavuşacak olmanın sevinciyle dedesinin yanına koştu, oturdu. Babasının nereye gittiğini soran dedesine sadece "Bana oyuncak almaya gitti." dedi. Parktaki güzel havayı içine çeken, kuş seslerini dinleyip huzur bulmaya çalışan dedesi de başka bir şey sormmadı, sustu.

**** ****

Az sonra babası gelmişti. Dede görmeden çocuğa göz kırpıp cebindeki şişkinliği işaret ettikten sonra;

-İstediğin oyuncaktan kalmamış oğlum. Gel seninle biraz da ağaçların arasında yürüyelim.

Çocuk sevinçle babasına koştu. Dedesi "istediği oyuncak alınmayınca ortalığı birbirine katardı bu çocuk. Büyümeye mi başladı nedir!" diye düşündü, fazla üzerinde durmadı.

Çocukla uzaklaşan baba fısıldadı;

-Ortalık yerde sapan kullanırsan herkes kızar. Hem ağaçların arasında daha çok kuş vardır.

**** ****

Dede oğluyla, torununun arkasından baktı; "Uslanıyor kerata uslanıyor." diye mırıldandı. Sonra yine çevreyi seyre daldı. Birden gözleri bir renkli kuşa takıldı; "-Alaca serçe." Yüzünde bir sevinç dalgası dolaştı." -Nadir kuş, çocukluğumdan beri görmemiştim böyle rengarenk serçelerden." Yüreğinde bir heyacan duydu, ayağa kalktı. Çocukluğundaki gibi kuşların peşisıra koşmak istiyordu sanki. Hatıraları da o kuşla gökyüzünde kanat çırpıyordu. "-Alaca serçe. Hey Allahım, şu işe bak hele, dağda bayırda zor rastladığım serçe, bu parkta ha!". Kuşu takip ederken, kuşun dallar arasında bir yuvaya yaklaştığını gördü. Yüreği pırpır etti. Yuvada da bir dişi kuş vardı. Sanki, ağzında yemle gelen erkek kuşu karşılamak ister gibi sevinçle havalandı.

İhtiyar adam rahatsız etmemeye çalışarak, biraz daha yaklaştı. Onların bu sevincine ortak olmak ister gibiydi.

Yuvanın olduğu ağaca epey yaklaşmıştı, sevinçle kuşlara başını çevirmişti ki, dişi kuş göğsüne isabet eden bir taşla, acı çığlıklar atarak havada çırpınmaya başladı.

İhtiyar adam, kalbinin sıkıştığını, gözlerini yaşardığını hissetti. Kuşun çırpınarak gittiği yöne koştu. Kuş, parkın ortasına düşmüştü. İhtiyar adam yaşaran gözlerini silmeye çalışırken, erkek kuş çırpınarak ölen dişi kuşun yanına kondu.

Her zaman insanlardan kaçan erkek kuş, o anda yakındaki insanları görmüyor gibiydi. Eşinin yanına inmiş, bağırarak onu uyarmaya çalışıyor. Öldüğüne inanmıyormuş gibi sanki "Kalk insanlar geliyor" diye bağırıyordu.

Kuşun bağırışlarına toplananlar, saygı ve acı dolu bir şekilde uzakta durdular. Ortalıkta kuşun feryadından başka ses duyulmuyordu. Kuş gagasıyla eşini kaldırmak istiyor, itekliyor, çekiştiriyor, bağırıyordu.

Yaşlı adam torunuyla, oğlunun koşarak ağaçların arasından çıktıklarını gördü. Yüzlerinde ilk gördüğü gülüş ve torununun elindeki sapan herşeyi anlatıyordu. uzandı sapanı alıp, kırdı. oğluyla torununu ağlayan serçeyi görmeleri için, öne doğru itekledi. Torununa hiç bir şey söylemedi ama gözü yaşararak oğluna söylediklerini, torununun da duyacağı yükseklikte söyledi;

-Eşini kaybeden şu kuşun feryadını dinle önce, sonra da yuvada açlıktan ölecek yavruları düşün ve azcık vicdanın varsa utan. Çünkü ben senin bu yaptığından utandım.

Şımarık torun, dedesinin ilk defa ağladığını görüyordu. Erkek kuşun feryadları karşısında kendisi de, belki ilk defa şımarıklıktan değil, kalbinde başka bir canlı için duyduğu üzüntüden ağlıyordu.



alıntıdır


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Lolita İhtilali>
  19.Ağu.2008 Sal 21:03:58
fiogf49gjkf0d
Evelki günkü Milliyet in 3. sayfasında bir haber: "12 yaşındaki kız internette tanıştığı adama kaçtı."
Sayfayı çevirin:
Edirne de sevişirken görüntülenen liseli kızın fotoğrafları... Ve günlerdir Mardin den Sivas a kadar Türkiye nin dört bir yanından 12 - 13 yaşında küçük kızlara tecavüz haberleri...
Madalyonun bir yüzünde ağzı salyalı sübyancılar var.
Peki diğer yüzünde?..
Alttan alta inanılmaz bir "ergen ihtilali" yaşadığımızın farkında mısınız?
* * *
Son zamanlarda bir lise mezuniyet balosunda bulundunuz mu hiç? Gitseniz, gördüğünüz ağır makyajlı, cesur dekolteli, yüksek topuklu, cep telefonlu kızların 16 - 17 yaşında olduğuna inanabilir miydiniz acaba?
Levent te bir estetik kliniğinde görevli bir uzmanla görüştüm. Dinlediklerime inanamadım:
"14 - 15 yaşında kızlar, ana babalarından habersiz gelip kaşlarını kaldırmak, fazla yağlarını aldırmak, selülit tedavisi yaptırmak istiyor"muş.
Geçenlerde bir kız elinde Angelina Jolie nin fotoğrafıyla gelmiş ve "Bununki gibi dudak istiyorum" demiş.
18 lik bir lolita da göğüslerini büyütmesi için yalvarmış.
"En büyük istekleri" neymiş biliyor musunuz?
Zara nın ya da Diesel in 34 bedenine sığmak...
Bunun için yarışıyorlarmış:
"Çünkü televizyonda gördükleri mankenler 34 beden giyiyor. Onu giyebilmek için 44 kilo kalmaları lazım. Bunun için resmen aç geziyorlar. Gün boyu yedikleri, bir kase yoğurt, iki tas salata, sigara, kahve ve kola... 500 kaloriyle yaşamaya çalışıyorlar. O yüzden vücutlarında demir, sodyum eksikliği var. Yanlış beslendikleri için vücutları hızla deforme oluyor, müdahale için de bize geliyorlar."
Uzman, bunun son 3 yılda gözlenen bir "patlama" olduğunu söylüyor:
"Ben de anneyim, 18 lik lipolu (yağ aldırmış) kızları görünce dehşete kapılıyorum. Biriktirdiği 300 - 500 milyonla gelip Dudağımızı şişir diyenleri Bırakın dudağınızı da gidin kafanızı şişirin diye geri yolluyorum."
* * *
Genelde üst gelir grubundan hastaları bulunan bir jinekoloğun gözlemleri daha da çarpıcı:
"Genç nüfusta müthiş bir uyanma var" diyor. 17 - 18 yaşlarında lise öğrencilerinin kürtaj için başvurduğunu söylüyor ve bazı gözlemlerini aktarıyor:
Batı da ergenlik yaşı 16 - 17 den 11 - 12 ye geriledi.
Amerika da 10 yaşa kadar düştü.
Genç kızlar annelerinden çok daha erken adet görüyor artık...
Bunun, iklimden beslenmeye kadar pek çok nedeni olabilir ama en önemli nedenlerinden biri "psiko - seksüel uyarımın artması"...
Yani, okulda, çevrede ve özellikle de medyada cinsel teşhirin yaygınlaşması... Baştan çıkarıcı klipler, uyarıcı filmler, cinsellik yüklü diziler, çıplaklığa çağıran reklamlar, beyinde ergenliği erken uyandırıyor, cinselliğin keşfini hızlandırıyor.
Özellikle varlıklı kesimden gençler, lise çağında, özentiyle büyük ve seksi görünme derdine düşüyor. Karşı cinsi de sadece bir seks nesnesi olarak görüyor.
Anneleri mi? Onlar da kızlarının ponponlu çorapları ve lastik ayakkabılarıyla genç görünme çabasında...
Küçükler büyük, büyükler küçük görünmek için yarışıyor adeta...
* * *
Kimseyi suçlamayalım; bu tablo bizim eserimiz:
İyi bir kalça sahibi olmanın, iyi bir kafa sahibi olmaktan daha fazla prim yaptığı bir ülkeden ne bekliyordunuz ki? Kafasını çalıştıranların kafasını koparırken, kalçasını çalıştıranları baş tacı eden bir toplumda nasıl çocuklara "Göğsünü değil, kütüphaneni büyüt" öğüdü verebiliriz ki?
Yasak çare değil...
Beyin faaliyetine itibar kazandırmaya ve öncelikler konusunda topyekün bir hesaplaşmaya ihtiyacımız var.

YaZaR: CaN DüNDaR
__________________


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Dünyanın En İlginç AĞIZLI Girişleri>
  19.Ağu.2008 Sal 19:07:35
fiogf49gjkf0d
fiogf49gjkf0d
Daha çok lunaparklardaki korku tünellerinde karşımıza çıkan ağız şeklindeki ilginç girişler bakın dünyanın değişik köşelerinde ne şekilde fotoğraflanmış... İşte en ilginç ağız şeklindeki girişler...

Kimi bir parkta, kimi tapınakta, kimi restoranda, kimi bir eğlence merkezinde, kimi özel bir köşkün kapısında ya da ormanlık alanda... Ama hepsi farklı ve hepsi de amacına uygun tasarlanmış... İşte dünyanın en eğlenceli ve en ilginç ağız şeklindeki kapılar...















manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Resme Bak Kişiliğini Gör>
  19.Ağu.2008 Sal 18:39:02
fiogf49gjkf0d





1. İçedönük - Hassas - Kolay etkilenen
Kendinizle ve çevrenizle ilgili düşüncelere etrafınızdaki çoğu kişiden daha sık ve daha derin bir şekilde dalıyorsunuz. Üstünkörü hareketler ve konuşmalardan nefret ediyorsunuz. Geyik muhabbeti yapmaktansa yalnız kalmayı tercih edebiliyorsunuz. Ama yakın arkadaşlarınızla olan ilişkileriniz o kadar kuvvetli ki bu da size ihtiyacınız olan uyumu ve gücü getiriyor. Yine de yalnız başına kalmaktan hiç sıkılmıyorsunuz.

2. Özgür - Geleneklere karşı - Tutulamayan
Kendinizi geliştirmenizi sağlayacak özgür ve kimseye bağlı olmayan bir hayat peşindesiniz. Hobilerinizde ya da işinizde sizi başarıya ulaştıracak yeteneklere sahipsiniz. Bağımsızlığa olan düşkünlüğünüz bazen sizden beklenilenin tam tersini yapmanıza neden olabiliyor. Öyle her gördüğünüz şeye üzerinde düşünmeden uyacak tiplerden değilsiniz. Aksine kendi fikirleriniz doğrultusunda gitmeyi yani akıntıya karşı kürek çekmeyi seviyorsunuz.

3. Dinamik - Aktif - Dışa dönük
İlginç ve çeşitli işlere girebilmek için risk almaktan kaçınmıyorsunuz. Rutin bir hayat sizi etkisiz hale getirebiliyor. En çok sevdiğiniz şey tüm olaylarda başrol oynamak. Aslında olayları başlatan kişi de siz oluyorsunuz.

4. Ayakları yere basan - Dengeli - Uyumlu
Komplike olmayan ve doğal bir yaşamı, bir aşkı ve işi amaç edinmişsiniz. İnsanlar size saygı duyuyor çünkü sizin ayaklarınız öyle bir yere basıyor ki herkes sizden destek alıyor. Siz de bu insanlara güven sağlamayı biliyorsunuz. Çok sıcak ve insancıl olarak tanınıyorsunuz. Basmakalıp ve çok abartılı olan her şeyi reddediyorsunuz. Modanın getirdiği yeniliklere de bağlı değilsiniz. Aksine, sizin için giyim pratik ve rahat olmalı.

5. Profesyonel - Pragmatik - Kendini tanıyan
Hayatını eline alıp şansını kadere bırakmak yerine yaratmayı sevenlerdensiniz. Problemlerinizi pratik ve karışık olmayan yöntemlerle çözüyorsunuz. Günlük hayatınızda gerçekçi olmayı tercih ediyorsunuz. İşte ise herkes sizi sorumluluk sahibi olarak tanıyor. Sizin kendinize olan güveniniz sayesinde etrafınızdakiler de sizden güç alıyor. Fikirlerinizi uygulamaya koyana kadar rahat edemiyorsunuz.

6. Barışçıl - Tedbirli - Agresif olmayan
Anlaşması kolay bir insansınız. Kendi özel hayatınıza ve özgürlüğünüze düşkün olduğunuz için de arkadaşlarınızı pek yormuyorsunuz. Bazen hayatın anlamını düşünmek ya da kendi kendinize eğlenmek için her şeyden uzaklaşıp yalnız kalmak istiyorsunuz. Bu yüzden de kaçabileceğiniz güzel mekânlar nerede biliyorsunuz ama siz yalnızlık düşkünü bir insan da değilsiniz. Sadece hayatın size vermiş olduklarını takdir eden, dünyayla barışık bir insansınız.

7. Dikkatsiz - Oyunsever - Neşeli
Spontane ve özgür bir hayatı seviyorsunuz. Hayata bir kere gelinir ilkesinden yola çıkarak dolu dolu yaşamayı istiyorsunuz. Çok meraklı ve her yeni şeye açık bir insansınız. Tüm değişikliklerin sizi büyüttüğüne inanıyorsunuz. Bağlı kalmak kadar sizi sıkan bir şey yok. Sürpriz yapmaktan ve sürprizlerle karşılaşmaktan çok hoşlanıyorsunuz.

8. Romantik - Hayalci - Duygusal
Çok duygusal bir insansınız. Olayları gerçekçi tarafından görmeyi reddediyorsunuz. Sizin için duygularınızın size söyledikleri önemli. Ayrıca yaşamda hayallere yer olması gerektiğini savunuyorsunuz. Romantizmi reddeden ve her şeyi akılcı bir yolla çözmeye çalışan insanlarla anlaşamıyorsunuz. Hayallerinizi, duygularınızı sınırlayacak her şeyi reddediyorsunuz.

9. Analitik - Güvenilir - Kendinden emin
Hayatınızı insanların gözden kaçırdığı küçük değerli taşlarla doldurmayı seviyorsunuz. Bu nedenle kültür sizin hayatınızda önemli bir yer oynuyor. Yine de siz şık ve zarif duygularınızın çevreden etkilenmemesini sağlıyorsunuz. Sizin için zarif ve görgülü bir hayata sahip olmak çok önemli. Ve yine aynı tarzdaki insanlarla birlikte olmayı tercih ediyorsunuz.


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Kilo Vermek İçin Spor Hareketleri £Bilinçli Egzersiz>
  19.Ağu.2008 Sal 18:34:38
fiogf49gjkf0d

Egzersize hangi yönden başlarsanız aynı yönde sayı bir artar. Her haraket 25 defa yapılacaktır.)Ders sırasında iki elinize yarım litrelik pet şişelerden veya ağırlık alınırsa yapılan egzersiz daha etkili olacaktır.



HAREKET 1:





HAREKET 2:




HAREKET 3:




HAREKET 4:


























Bilinçli Egzersiz


EGZERSİZ:

Formda olmaktan sıklıkla söz edilir ama, neden ve nasıl formda olunacağını çoğu kimse bilmez.

Formda olmak, yorulmadan nefes nefese kalmadan günlük işleri sürdürebilmek, merdivenleri tırmanmak, acele bir yere gitmek için olduğu kadar, kendini iyi hissetmek ve sağlık için de gereklidir. Kalbe güç katar, kan dolaşımının düzenli olmasını, tansiyonun ve kandaki kolesterolün düşük olmasını, fazla kilolardan kurtulmayı ve stresi azaltmayı sağlayarak ciddi kalp hastalıkları riskinden uzak tutar.

Formdayım diyebilmek için, kalp ve ciğerlerin sağlığı için dayanıklılık, kas gücü ve vücudun kolay hareketi için esneklik gereklidir.


Egzersiz:

Tüm egzersizler yararlıdır ama kalp için en yararlıları, dayanıklılık sağlayanlarıdır. Düzenli olarak yapılan, hızlı yürüyüş, koşu, yüzme, bisiklete binme bunlar arasında sayılabilir. Her türlü egzersiz, birikmiş olan gerginliği giderir. Yorucu bir günün sonunda, kendinizi televizyon karşısına bırakmaktansa, hızlı bir yürüyüş ya da yüzmeyi denerseniz ne kadar rahatladığınızı ve ne çok enerji kazandığınızı hayretle göreceksiniz.

Egzersizin altın kuralı, önce ölçülü başlamak, daha sonra ölçüyü arttırmak ve egzersizi sürekli hale getirmektir. Bir çok uzmana göre egzersizin etkili olabilmesi için haftada iki ya da üç kez en az 20 dakika yapılması gereklidir.

Değişik egzersiz türlerinin katılması daha çok zevk almayı sağlayacak ve daha yararlı olacaktır.

Bir jimnastik hocasının yardımıyla egzersiz programı düzenlemek daha da yararlı olacaktır.

Spor:

“Yeni bir spora başlamak isterdim ama hiç zamanım yok”. Hemen herkesin ortak mazereti olan bu yerinmenin tek cevabı şöyledir, insan isterse zaman bulabilir. Egzersizi yaşamın bir parçası haline getirenler, kendilerini daha iyi hissedip, işlerini daha kısa sürede yaptıklarını ve sonunda kendilerine daha çok zaman ayırabildiklerini gördükçe, önemini daha iyi kavramaktadır.

Golf, yelken, rüzgar sörfü, tenis, binicilik, okçuluk gibi değişik spor türleri de bir yenilik ve ilgi alanı olabilir. Bunların arkadaşlarla birlikte yapılması, birbirini harekete geçirmek ve daha çok zevk alma açısından yararlıdır. Bu tür sporlara olanak yoksa, yürüyüş, koşu, bisiklet ve yüzme gibi sporlar da hele ailece yapıldığında çok keyif vericidir.

Günlük yaşamda egzersiz

1. Bazı egzersizleri günlük yaşamınızın akışı içine sokmaya çalışın. Örneğin, otobüsten birkaç durak önce inin, yolun gerisini yürüyün. Yakın yerlere yürüyerek gidin, asansör yerine merdivenleri kullanın.

2. egzersize ölçülü başlayıp, zamanla arttırmak gereğini unutmayın.

3. Kendinizi aşırı yormayın, tatlı bir yorgunluk hissedene kadar egzersiz yapın.

4. Egzersize başlamadan önce kaslarınızı ısıtmanız ve esnetmeniz gerekir.

5. Yorulduğunuz zaman egzersizi birden kesmeyin, hareketlerinizi yavaşlatarak bir süre sonra dinlenmeye geçin.

6. Egzersize yemeklerden en az bir saat sonra başlayın.

7. Vücudunuzda acı hissederseniz, egzersizi bırakmanız gerekir.

8. Yüzme, yürüyüş ve bisikletteki gibi zorlanmadan yapılan ritmik hareketler daha iyidir.

9. Uzun süre egzersiz yapmadıysanız, yaşınız 40 ın üzerindeyse, yakın zamanda hastalık geçerdinizse veya eklemlerinizde bir sorun varsa, doktor kontrolünden geçmeden egzersize başlamayın.

Günü, başladığınız gibi zinde bitirmek, kendinizi bitkin değil canlı hissetmek, her gece derin ve dinlendirici uyku uyumak, merdivenleri rahatça çıkıp, konuşabilecek soluğu bulmak ve ileri yaşlarda sağlıklı ve canlı bir şekilde yaşamak için tek yol, formda olmaktır.

Kalp ve damar hastalıklarından korunmak için, buna yol açan risk faktörlerinden uzak durmak gerekir.

Bunun için dikkat edilmesi gereken altı özellik vardır;

1. Sağlıklı beslenmek.

2. Fazla kilolardan kaçınmak.

3. Yüksek tansiyonu önlemek.

4. Stresten mümkün olduğunca uzak durmak.

5. Sigarayı bırakmak

6.
Düzenli egzersiz yapmak.





Haftalık olarak uygulanan egzersiz proğramının, genellikle günlerini evde geçiren yaşlılarda düşmeleri önleyebildiği ve vücudu dengede tutabildiği saptandı.

70-84 yaşları arasında bin 90 Avustralyalı denek üzerinde yapılan araştırmada, haftada toplam bir saat egzersiz yapan deneklerin, düşme sorunlarını önleyebildikleri belirlendi. Egzersizin yaşlılarda vücudu daha dengeli hale getirdiği, görme sorunuyla ilgili dikkatsizlikleri azalttığı gözlendi.

Egzersiz proğramını bir yıl uyguyan deneklerde, düşme oranının yüzde 14 azaltığı kaydedildi. Yeni araştırmalarda, 85 yaşın üzerindeki yaşlılarda egzersiz proğramının ne gibi pozitif etkiler ortaya koyabileceği gözlenecek.

Araştırma raporu, British Medical Journal adlı derginin yeni sayısında yer aldı.



GÖBEĞİ ERİTMENİN YOLLARI

Eyvah, göbeğim var bikini bile giyemiyorum diyorsanız aşağıdaki önerilere kulak verin!

siz hâlâ göbeğinizi eritemediğinizi düşünüp, bikini giymeye cesaret edemiyorsunuz. Halbuki şimdi başlayıp uygulayacağınız basit önerilerle, birkaç gün içinde sonuç vermeye başlayacak ve tatil günlerinizde kendinize daha çok güven duyacaksınız.

İşe az yemekten başlayın. Akşam yemeklerini bol mineral alabileceğiniz sebze ağırlıklı mönülerle oluşturun. Böylelikle vücudunuz depoladığınız yağları yakmaya başlar. Sık sık küçük öğünler yiyin. Şekeri mümkün olduğunca kesin. Vücudunuzun şeker ihtiyacını meyvelerle karşılayın. Ancak meyveyi mutlaka bir proteinle birlikte alın ki hemen kana karışıp daha sonra da yağa çevrilmesin!

EGZERSİZLERİ İHMAL ETMEYİN
Egzersizlerinizi sabah kahvaltısından önce yaparsanız gece boyu harcayamadığınız enerji açığını kapatacak ve depolandığınız yağı eriteceksiniz. Akşam yemeği sonrası yapacağınız egzersiz ise bütün gün boyunca biriktirdiğiniz şekeri eritecek. Hatta uyuduğunuz sırada da vücuttaki yağ depolarından yakmaya başlayacak.

İP ATLAYIN
Bacaklar, kasların en çok biriktiği yerdir. Onları güçlendirmek, kalorileri daha iyi yakabilmek ve metobolizmayı hızlandırmak anl..... gelecektir. Kalça kaslarınızı güçlendirecek egzersiz yapmak da yararınıza. Hiçbir şey yapamıyorsanız, günde en az 15 dakika ip atlayın. Böylelikle 100 kaloriden fazlasını harcayacaksınız!

Tüm bunları kendinizi sıkmadan yapın. Unutmayın uzmanlar haftada bir kilo ve 6 haftada bir beden incelmenin ideal olduğunu söylüyor.



MUCİZEVİ EGZERSİZLER I

"Yeter artık! Egzersiz yapmaya başlıyorum." gibi cengaverce sözler maalesef sonuç almak için yeterli değil. Yapılması gerekenleri de bilmek lazım. Egzersiz
yapmak yeterince eziyetli bir iş, ama işin daha da moral bozucu yanı, egzersizden sonuç alamamak. Tabii bu, ne yapacağınızı bilmemekten de kaynaklanabilir. İşte acil durumlar için bir kaynak:



1. Çocukluğunuza geri dönün, kafa üstü durun. Yogadaki sirasasana duruşu, bir tür masajdır, yüzme, hiking ve ....in birleştiği bir harekettir. Hareketi sona erdirdiğinizde, yüzünüz kızarmıştır ve vücudunuz enerjiyle dolup taşar. Özellikle ilk kez uygulayanlar için kolay bir hareket olduğu söylenemez ama, denge, dolaşım ve eşgüdüm geliştirmek için birebirdir. Bir mat üzerinde diz çökün ve kollarınızın dirseklerden aşağıda kalan kısmı bir üçgen oluşturacak şekilde, yere iyice yerleştirin. Başınızı mat üzerine, kollarınızın arasına koyun. Dizlerinizi kaldırın ve gövdeniz dimdik olana kadar, ayaklarınızı yavaşça ileri doğru taşıyın. Dizleriniz göbeğinizde kıvrılmış halde, ayaklarınızı yavaşça yerden kaldırın. Tamamen dik olduğunuzda, 3-5 derin nefes alın. Bu pozisyondan çıkmak için, yavaşça yaptıklarınızın tersini yapın.
2. Bir, ki, üç, hamle! güzel bir kalçaya
sahip olmak artık iyice elzem oldu. Bu ikinci hareketimiz de işte tam bu işe yarıyor: . Bu hareketle, vücudunuzun alt kısımlarındaki tüm kasları gerip, esnetiyorsunuz; ki bu da kaidenizin seri bir biçimde şekillenmesine sebep oluyor. Bu hareketle, vücudunuzun alt kısımlarına giden kan akışını da hızlandırdığınız için, bir dakika boyunca durmaksızın bu hareketi yaparsanız, tam bir kardiyo çalışması yapmış oluyorsunuz. Sıkı bir popo için, en hızlı çözümün
olduğuna şüpheniz olmasın! Ayaklarınızı kalça genişliğinde açın, kollarınız iki yanınızda olsun. Gövdenizi dik tutarak, nefes alın ve sol bacağınızla ileri doğru bir hamle yapın (Sırtınızın dik olduğundan emin olmak için, egzersiz boyunca bir bozuk parayı omuzunuz üzerinde taşıyın.). Bu arada sol diziniz 90 derecelik bir açıyla kırık olsun. Dizinizin, ayak parmaklarınızın ötesine geçmesine izin vermeyin. Nefes verin, sol ayağınızı geri çekerek başlangıç pozisyonuna geri dönün. Aynı hareketi sağ bacakla tekrarlayın. Her iki bacak için de 10 ar kere tekrar edin. Hareketi, bozuk parayı yere düşürmeden yapabilmeye başladığınızda, 2 kiloluk dambılları her iki elinizde tutarak yapın.

3. Suları serbestçe yarın. Hem eğlenceli
yaz günleri için harika ıslaklıkta bir seçim olan yüzme, kollarınızı, karnınızı ve bacaklarınızı çalıştırır ve tam bir kardiyo egzersizidir. Su, her yönden basınç uyguladığından, yüzme mükemmel bir seçimdir. Ayrıca her kulaçta stresten biraz daha uzaklaşırsınız. Kollarınızı rüzgar değirmeni gibi hareket ettirmeye gayret edin. Yani bir kolunuzu tam olarak ileri doğru uzatırken, diğeri de aynı şekilde geride ve vücudunuzun tam yanında olmalıdır. Haftada 2-3 gün, 5-10 tur yüzün.

4. Omuzlarınızı şekillendirin. Yaptığınız hiçbir şey sonuç vermedi ve hala arkanızda top gibi bir popo taşıyorsunuz. O zaman bazı ufak hilelere başvurma zamanı gelmiş demektir. Eğer altınızı eritemiyorsanız, üstünüzü geliştirin. Böylece vücudunuz daha orantılı görünür. Şimdi önereceğimiz hareketle, bir ay içinde çok daha uzun, ince ve güçlü hissedecceksiniz. Ayaklarınızı kalça genişliğinde açıp, ellerinize birer 1,5-2 kilogramlık dambıl alın. Sırtınızı dik tutarak öne doğru eğilin ve kollarınızı yere doğru serbestçe bırakın. Bunu yaparken, avuç içleriniz yere baksın. Nefes alın ve sonra kollarınızı yere yatay bir biçimde yanlara uzatırken nefes verin. Bu arada da kürek kemiklerinizi birbirine doğru bastıracak şekilde sıkın. Tekrar başa dönün ve 10-12 tekrardan oluşan bir set yapın. Daha kolay yapmaya başladıkça bunu üç sete çıkarın.

5. Ne varsa bu Uzakdoğu da var: Tai Chi yi mutlaka deneyin. Artık hepimizin yüzünden stres akıyor. Oysa tai chi yle rahatlama, vücudunuzu güçlendirme ve enerji toplamayı aynı anda yapabilirsiniz. Tai Chi, en az hareketle, en iyi sonuç veren bir egzersiz türüdür. Üstelik de içinizdeki gerginlikle başedebilmek ve bundan kurtulmak için yapabileceğiniz, etkili bir meditasyon şeklidir. İleri doğru bakın ve ayaklarınızı omuz genişliğinde açın. Kollarınız vücudunuzun iki yanında olsun. Dizlerinizden hafifçe kırın. Sağ topuğunuzun ekseni üzerinde dönün, sağ ayağınızı 45 derecelik bir açıyla sağa çevirip ağırlığınızı bu ayağa verin. Sol ayağınızı 15-16 cm kadar ileri atın. Böylece topuğunuz, daha önce ayak parmaklarınızın olduğu yere gelsin. Yere iyice basarak ağırlığınızın yüzde 70 ini sol ayağınıza kaydırın ve sonra da ağırlığınızın tamamını sağ ayağınıza verin. Ağırlığınızı bir ayaktan diğerine ritmik bir şekilde geçirmeye devam edin ve gevşeyin. 3 dakika sonra, ayak pozisyonunuzu değiştirip tekrarlayın.


MUCİZEVİ EGZERSİZLER II

"Yeter artık! Egzersiz yapmaya başlıyorum." gibi cengaverce sözler maalesef sonuç almak için yeterli değil. Yapılması gerekenleri de bilmek lazım.





6. Omurganızı esnetin. Gövdenizin duruş ve görüntüsünü kısa yoldan düzeltmek istiyorsanız, her gün omurga esnetme hareketleri yapın. Bunun sonucunda, güvenle ve kolaylıkla yürür hale geleceksiniz. Bir köşeye yüzünüzü vererek, biraz uzakta durun. Kollarınızı uzatabildiğiniz kadar ileri doğru esneterek, karşınızdaki duvara ellerinizi yerleştirin. Bunu yaparken, kollarınız omuz genişliğinde açık ve hafifçe kırık olsun. Başınızı omurganızla aynı hizada tutarak, göğsünüzü ileri doğru itin ve 10 saniye boyunca pozisyonu koruyarak esnetin. Günde 2-3 kez, birbiri ardı sıra üçer kez tekrarlayın.
7. Pilates şınavı gibisi yok. Sevgili Joseph (Pilates) sağolsun, iyi ki şu hareketleri keşfetmiş. Sayesinde birkaç haftada kendinizdeki değişiklikleri görmek mümkün olacak. Topuklarınız birbirine bitişik olarak durun. Başınızı öne eğin ve parmaklarınız yere değene kadar, vücudunuzun üst kısmını, dairesel şekilde hareket ettirin. Vücudunuz şınav pozisyonuna gelene dek, ayaklarınızla geri adım alarak, ellerinizden uzaklaşın. Ağırlığınızı öne verin ve omuzlarınız ellerinizin ötesinde olsun. Nefes alın ve kollarınızın üst kısımları yere paralel olana dek vücudunuzu alçaltın. Bunu yaparken, dirseklerinizi vücudunuzun iki yanına bastırın. Nefes verin ve vücudunuzu düz bir çizgi gibi tutarak, kendinizi yukarı doğru itin. Bunu 3 kere tekrar edin. Daha sonra ellerinize doğru adım atın, başlangıç pozisyonuna geri dönün. Bu üç tekrarlık seriden üç set yapın.

8. Yeni bir mekik denemeye var mısınız? Bu hareketle, omurganızı destekleyen ve karnınızı sırtınıza bağlayan kasları güçlendirecek ve vücut dayanıklılığınızı artıracaksınız. Sırt üstü yatın, bacaklarınız bitişik olsun. Kollarınızı başınızın üzerinden geriye uzanır ve avuç içleriniz tavana bakar şekilde yere koyun. Nefes alırken, kollarınızı tavana doğru kaldırın. Çenenizi göğsünüze, göbeğinizi omurganıza yaklaştırmak ve sırtınızın alt kısmında C şeklinde bir kavis oluşturmak için karın kaslarınızı kullanmaya odaklayın kendinizi. Omuzlarınızı yerden kaldırırken nefes verin, vücudunuzu kavislendirmeye devam edin ve ayak parmaklarınıza ulaşmaya çalışın. Daha sonra kollarınızı omuz seviyesinde tutup, geriye doğru kıvrılırken, aldığınız C şekliniz bozmayın. Omurgalarınızı yavaş yavaş yere indirin ve hareketi bitirirken nefes verin. Bunu 8 kez tekrarlayın.

9. İp atlayın. Formda kalabilmek için bir spor salonuna gidip, orada bulunan türlü makineyi kullanmanız gerektiğini mi sanıyorsunuz? O zaman yanılıyorsunuz. Haftada 4 kez ip atlamak, performansınızı geliştirmek açısından en iyi sporlardan biridir. Sadece kol ve bacaklarınızı şekle sokmakla kalmaz, aynı zamanda da tonla kalori yakar. Isındıktan sonra, ayaklarınızı destekleyecek ayakkabılarla bir dakika boyunda ip atlayın. Bunu on dakikaya çıkarmaya çalışın. Eğer atlama ipiniz yoksa, kollarınızı sallayıp, sanki ipiniz varmış gibi de yapabilirsiniz. Çalışmanıza biraz renk katmak için, tek bacaklı zıplama çalışması da yapabilirsiniz. Her bacak için 50 sıçramayla başlayın ve bunu 100 e çıkarmaya çalışın. Bu konudaki yeteneğinizi artırdıktan sonra, hem zıplayıp, hem ip atlayabilir, ya da koşabilirsiniz.

10. Beyninizi eğitin. Çoğu insan, eğer harika görünürlerse, kendilerini harika hissedeceklerini düşünürler. Oysa durum tam da tersidir. Eğer kendinizi harika hissederseniz, harika görünürsünüz. Vücudunuzu her gün sahip olmadığınız ve beğenmediğiniz tarafları için yargılayıp cezalandırmaktansa, her gün birkaç dakikanızı vücudunuz başardığı harika işleri düşünmeye ayırın. Ne gibi mi? Mesela kalp atışlarınızı dinleyin (saatte 6 bin, bir günde 144 bin ve bir yılsa 30 milyon kez!). Vücudunuzun mucizelerini keşfetmek, kendinize güveninizi artıracak ve kendinizi çok daha iyi ve dayanıklı hissedeceksiniz


SIRT AGRILARINA EGZERSİZ



Duruş bozukluklarının zamanla sırt ağrısı, nefes almada zorluk ve kaslarda şiddetli ağrı gibi sağlık sorunlarına neden olduğu bildiriliyor. Uzmanlar, özellikle gençleri ve hamileleri dik durmaları konusunda uyarıyor. Mayo Clinic uzmanları, duruş bozukluklarının insan sağlığında bazı olumsuzluklara yol açabileceğini bildiriyor.

Duruş bozukluklarının sıklıkla; kısa görünmek isteyen uzun boylu gençlerde, büyümeye başlayan göğüslerini gizlemek için omuzları içe çeken buluğ çağındaki kızlarda ve hamilelik döneminde alınan fazla kilolar nedeniyle vücut dengeleri bozulan anne adaylarında rastladıklarını belirten uzmanlar, iyi bir duruş için şu duruş düzeltme egzersizlerinin yapılmasını öneriyor:

· Yere oturun, bir bacağınızı düz olarak ileri doğru uzatın, diğerini ise bağdaş kuracak şekilde kıvırın. İki ucundan tuttuğunuz bir havluyu uzattığınız ayağınızın ortasına gelecek şekilde yerleştirin ve havluyu yavaş yavaş kendinize doğru çekin. Bu hareketi her iki bacağınız için dörder kez tekrarlayın.

· Sırt üstü uzanın, kollarınızı iki yanınıza uzatıp kalçanızı yavaş yavaş olabildiğince yukarı kaldırın. Kalçanızı 10 ile 30 saniye arasında havada tutup bırakın ve bu hareketi üç kez tekrarlayın.

· Sırt üstü uzanın, önce bir dizinizi sonra diğerini elinizle göğsünüze doğru çekerek esnetin, her iki bacak için bu işlemi dört kez uygulayın.

· Ayak uçlarınızı topuklarınız ayrı kalacak biçimde birleştirin, kollarınızı iki yanda rahat bir şekilde tutun. Başınız dik durumdayken omuzlarınızı geriye doğru itin, bacak kaslarınızı yardımıyla kalçanızı ve karnınızı kasın.

Duruş bozukluklarının zamanla sırt ağrısı, nefes almada zorluk ve kaslarda şiddetli ağrı gibi sağlık sorunlarına da yol açabileceğini bildiren uzmanlar, dikkat edilmesi gereken noktaları ise şöyle sıralıyor:

· Ayaktayken çenenizi öne çıkarmayın, omuzlarınız geride, başınız ise dik olsun

· Yüksek topuklu ayakkabı giymekten kaçının

· Otururken bacaklarınızın paralel olmasına dikkat edin

· Uzun süre oturmayın.

· Otururken ve ayaktayken vücudunuzun aldığı şekle dikkat edin, sık sık duruşunuzu düzeltin.

· Dik durmanıza yardımcı olacak egzersizler ve yoga yapın.



ZAYIF BACAKLARA ULAŞMANIN 3 YOLU

Kadınların büyük bir kısmı bacaklarından yakınıyor. Hoş ve ince bacaklara sahip olmak için ameliyatlara boyun eğmeniz veya el yakan egzersiz aletleriyle uğraşmanız gerekmiyor. Daha düzgün bacaklara sahip olmanın yolu, iyi bir diyet ve klasik egzersizlerden geçiyor.

Uzmanlara göre, alt butlarınızı inceltmek için o bölgeye yönelik egzersizler yapmak gerekiyor. Sadece yürüyüş yapmak, merdiven çıkmak ve aerobik yapmak bu sorunlu bölgeyi şekile sokmaya yetmiyor.

Yağlı ve yumuşak bölgeyi sıkılaştırmak için bölgesel egzersiz sağlayan spesifik hareketler yapmak gerekiyor. Doğru noktaya doğru çeşitte ve yeterli miktarda egzersizle odaklanmak gerekiyor. Aynı hareketi fazla yapmak vücudunuzu şekle sokmak yerine zarar verir.

Size önereceğimiz egzersizleri her bacak için 15 kez tekrarlayın ve dinlenmeden bütün egzersizleri tamamlayın. 3 egzersizi de yaptıktan sonra 15 dakika dinlenin ve bu kombinasyonu iki kez daha tekrarlayın.

Bir ayak havada olacak şekilde yatarak iç butları sıkıştırmak :
Omuzlarınız yere temas edecek şekilde sırt üstü yatın. Bacaklarınızı ileriye doğru iyice gerin ve dizlerinizi kırmadan düz tutmaya çalışın. Sağ topuğunuzu yerden 15 cm kadar yukarıya kaldırın ve sol bacağınız gergin haliyle dururken sağ topuğunuzu diğer ayağınızın soluna kilitleyin. Sağ topuğunuz sol topuğunuza kavuşturana kadar bu yönde bacaklarınızı gererek hareket ettirmeye devam edin. Hareket ettirdiğiniz bacak üzerindeki basıncı kaldırmadan başlangıç pozisyonuna dönün. Aynı hareketi sol bacağınızda tekrarlayın.

Tek ayak üzerinde ayakta durmak :
Sırtınız dik bir şekilde ayakta durun. Bacaklarınız arasında biraz mesafe olmasına dikkat edin. Dizleriniz gergin bir şekildeyken sağ bacağınızla 15 cm çapta bir daire çizmeye çalışın. Diziniz ve kaslarınız olabildiğince gergin bir şekildeyken sağ ayağınızı sol ayak parmaklarınızın üzerinden geçirin. Harekete sağ topuğunuz sol topuğunuza değişene kadar devam edin. Bacaklarınızın gerginliğini bozmadan başlangıç pozisyonuna geri dönün ve hareketi sol bacağınızda tekrarlayın.

Makas şeklinde uzanarak :
Sırt üstü yatın ve bacaklarınızı öne doğru gerin. Topuklarınız temas halindeyken ayak parmaklarınızı uzanabildiğiniz kadar uzak bir mesafeye gerin. Ayak parmaklarınızın ve bacak kaslarınızın gerginliğini bozmadan bacaklarınızı makas şeklinde açabildiğiniz kadar çok açın. Dinlenmeden başlangıç pozisyonuna dönün ve hareketi tekrarlayın.



ZAYIFLAMA VE EGZERSİZ

Bir perhiz planını bir egzersiz planıyla birleştirirseniz kilo vermek ve kilonuzu korumak çok kolaylaşır. Egzersiz kalori harcamanızı artırır. Aldığınız kalori miktarındaki bir azalmayla birleştiğinde. egzersiz bir zayıflama programı için çok değerlidir ve kasları güçlendirmeye, enerjinizi arttırmaya ve kendinizi sağlıklı hissetmenize yardımcı olur. Enerji eksikliği, zayıflayan insanların genel bir şikayetidir.

Egzersizin yararları büyüktür, ama yalnızca bir egzersiz planına bağlı olarak hızlı bir zayıflama umut etmeyin. Zayıflama düzenli olmalıdır ve en iyi olarak doğru yeme alışkanlıklarının düzenli egzersizle birleştirilmesiyle elde edilir. Ancak küçük bir egzersizin bile yağın yakılmasına yardımcı olacağını unutmayın. Yakılan bu yağ, günlük kilo dalgalanmalarında görünmeyecek kadar küçük olabilir, ama her küçük parçanın yardımı vardır. Ayrıca egzersizin protein ihtiyaçlarını da arttırabileceğini unutmayın.

Bir egzersiz ve diyet planına başlamadan önce doktorunuza danışın. Yavaş yürüme gibi hafif egzersizleri bile önleyen fiziksel bir yetersizliğiniz varsa, ümitsizliğe kapılmayın. Yalnızca aldığınız kaloriyi azaltarak da başarıyla zayıflayabilirsiniz. Yalnızca daha uzun zaman alır.

Motivasyon

Egzersizle ilgili sorunlardan biri motivasyonu korumaktır. Birçok insan zayıflama hedeflerine ulaştıktan sonra, giderek dikkatli yeme programlarının yanı sıra egzersiz programlarına da ilgisini kaybetmektedir. Önce bir ya da iki antrenman atlanır, sonra bir defada birkaç tane. Bir süre sonra kendilerini yine eski sabit alışkanlıkları içinde bulurlar.

Uzun dönemde formda kalmanın tek yolu egzersizi günlük yaşantınızın çalışmak ve aile ve dostlarla temasta olmak gibi bir parçası haline getirmektir. Aşağıda günlük yaşamınızın bir parçası haline gelebilecek, kilo verirken kullanabileceğiniz ve aynı derecede önemli olmak üzere hedefinize vardıktan sonra da devam edebileceğiniz bir egzersiz planı için bazı öneriler sunulmaktadır.

Gerçekçi olun. Pek azımız, filmlerde ve bazı yayınlarda gördüğümüz mükemmel biçimli vücutlara sahip olabiliriz. Bunlar gözünüzü korkutmasın. Kendinizi onlarla karşılaştırmayın.

Mükemmel fiziği yaratmaya çalışmak yerine, kaslarınızı kuvvetlendirmeye, kalbinize ve akciğerlerinize güç kazandırmaya çalışın. Böylelikle egzersizi programınızın en önemli yönüne, daha sağlıklı olmaya yönelteceksiniz.

Etkinliklerinizi dikkatle seçin. Yaptığınız şey kişiliğinize uymalıdır. Birebir rekabetten haşlanıyorsanız tenis gibi bireysel bir spor seçin. Sosyalleşmekten hoşlanıyorsanız bir ekip sporu seçin ya da dans veya aerobik gibi grupla yapılan sporları tercih edin. Yalnızlıktan hoşlanıyor sanız, yürümeyi (tüm yaşlar ve birçok sağlık durumu için tavsiye edilir), koşmayı, bisiklete binmeyi ya da kayağı deneyin. Neyi seçerseniz seçin, haftada en az üç kez, 20 dakika ya da daha fazla bir süre, düzenli bir şekilde yapabileceğiniz bir şey olmasına dikkat edin. Etkinliği hep aynı zamanlarda yapmaya çalışın. Bu egzersiz alışkanlığı geliştirmenize yardımcı olur.

Öncelikler belirleyin. Zaman ayıramamak bir egzersiz programını bırakmanın eri yaygın nedenidir. Ancak, çalışmalar egzersiz yapan insanların, oturan insanlarla aynı miktarda, hatta daha az boş zamanı olduğunu göstermektedir ama egzersiz için vakit bulmaktadırlar.

Boş zamanınızı iyi kullanın. Programınız doluysa, egzersiz bir sıkıntı daha yaratır. Kararlı olursanız, haftada üç ile beş kez 30 dakikalık ya da bir saatlik egzersizi sürdürmek kolay olabilir.

Değişiklikler yapın. Sabit bir egzersiz programından sıkılıyorsanız, çeşitlemeler yapın. Etkinlikleri değiştirmek bedeninizdeki aşınıp eskimeyi önlemenin de iyi bir yoludur. Bir gün bisiklete binin, ertesi gün koşun , başka bir gün dans edin hepsi egzersiz programınız için uygundur. Ağırlık kaldırma, jimnastik ve yüzme kasları sağlamlaştırır.

Fazla yorulmayın. Sonunda egzersize karar veren bazı insanlar aşırı antrenman yaparlar. Egzersiz konusunda o kadar coşkulanırlar ki, kendileri için hiç gerçekçi olmayan hedefler belirlerler. Beden istendiği kadar çabuk yanıt vermediği zaman bu, zedelenmelere ya da hayal kırıklığına yol açabilir.

Aşırı güç harcamadan, doğru bir yol izleyerek başlamak için, seçtiğiniz spor için bir antrenör ya da uzmana danışın. Mümkünse, egzersiz programınızı başkalarıyla birlikte de uygulayabilirsiniz. Düşük bir hız seçin ve yeterince dinlenmeye dikkat edin. Sorunlar çıkarsa, derhal bir antrenör, doktor ya da spor tıbbı uzmanıyla temas kurun.

Bir yatırım yapın. Birçok insan para yatırdığı zaman, kendini bir etkinliğe daha bağlı hisse-der. Bazı insanlar başkalarının baskısının da bağlılığa yardımcı olduğunu hissedebilirler. Sağlığınıza yapılan bir yatırım için bu tür harcamaları dikkate alın.

Ama akıllıca harcama yapın. Tüm yapmak istediğiniz birkaç ders almaksa pahalı bir kulübe üye olmanız gerekmez. Bir etkinliği yapmak için en iyi spor donanımına sahip olmanız gerekmez. Bir çift koşu ayakkabısı almak, programınıza başlamanız için sizi motive edebilir, ama en pahalı ayakkabıyı almak vücudunuzun daha hızlı forma girmesini sağlamayacaktır.

Başkalarının sizi nasıl gördükleri konusunda endişelenmeyin jimnastik mayosuyla nasıl göründüğünüzü kafanıza takmayın. İnsanların çoğunun kendi görünüşleriyle sizinkiyle değil ilgilendiklerini unutmayın.

Kendinizi ödüllendirin. Bir diyet uygularken zaman zaman kendinizi hoş görebileceğiniz gibi, egzersiz programınız için de ılımlı bir hoşgörü motivasyonunuzu korumanıza yardımcı olabilir. Arada sırada kendinizi, yürürken dinlemek için yeni bir kaset ya da yeni bir eşofmanla ödüllendirin.

Eğlenin. "Acı olmadan kazanç yok.", "Yanmayı hissedin." Ne yazık ki, bu tür tutumlar hiç de istemediğiniz ciddi bir işe girişmişsiniz duygusunu yaratabilir, ve yaptığınız sona ermek bilmeyen keyifsiz bir iş gibi görünüyorsa, vazgeçmeyi düşünebilirsiniz. Egzersizi bir gerilim azaltma ya da sakin düşünme zamanı ya da kendinizi iyi hissetmenizi sağlayan bir şey gibi görmeye çalışın. Bu nedenle, keyif veren bir etkinlik seçmek önemlidir.



SİZ HANGİ GRUPTANSINIZ

Sadece vücut tipi yok ya, egzersiz yapanların kişiler de belli kategorilere ayrılıyormuş. Üstelik her kategorinin egzersizi de farklıymış. Peki siz hangi gruptasınız ve egzersiziniz hangisi?

Eğer sizin için egzersizin en zor kısmı, başlamaksa, yani bir spor salonuna sürüklenmek, ya da ayakkabıları giyip yürüyüşe çıkmaksa, kendinizi motive etmek için bir arkadaşınızı da sizle sürüklemeyi düşünebilirsiniz. Ancak fitness manyakları ülkesi Amerika da yapılan bir araştırmaya göre; bu motivasyon yöntemi herkes üzerinde işe yaramıyor. Bu araştırmanın sonucuna göre; egzersiz yapanlar dört grupta toplanıyor. Bunun için de, her farklı tip için farklı bir yöntem öneriliyor ve eğer kendinizi ölçüp biçip bu gruplardan birine yerleştirirseniz, kim bilir sizi egzersizden alıkoyan şey her neyse, ona karşı bir şey yapabilirsiniz.

Yürüyüşçü
Sizi tanıyanlar ikide bir sizin, tanıdıkları en makul ve mantıklı insan olduğunuz konusunda görüş birliğine varmış gibiler. Basitçe, size söyledikleri şu: Siz, sabahın altısında, saatin alarmı çaldığında, alarmı kapatıp, "Ya 10 dakika daha uyusam ne olur ki?" demeyenlerdensiniz. Siz alarmı kapatıp, diri bir şekilde yataktan fırlayıp, güne başlarsınız. Bunun için de bir fitness progr..... katılmak sizin için mantıklı bir seçenek. Ne de olsa bir amacınız var: Vücudunuz şekillenecek, zinde biri olacaksınız. Bu durumda sıkı bir egzersiz planına sadık kalmak sizin için işten bile değil.

Gezgin
Siz, arkadaş canlısı, her an bir şeylerle meşgul olan, binbir tane sorumluluğu olan birisiniz. Ve tüm bunların arasında, kişisel bakıma ayırdığınız zaman, listenin en altında yer alıyor. Bu nedenle, bir fitness planı uygulamanız için tek çare, bir arkadaşınızla buna başlamak gibi görünüyor. Eğer bir arkadaşınız, sizi ve kendisini bir dans kursuna kaydettirse, hiç sorun çıkarmadan, hazır ve nazır giderdiniz. Fiziksel aktivitelerin hayatınıza taşıyacağı sosyalliğe sizin kadar önem veren bir partnerla bir şeyler yapıyor olmak, aktiviteden hoşlanmanızı sağlayacak ve devam etmekte zorlanmayacaksınız.

Yarışçı
Siz genelde son sözü söyleyensiniz ve liderlik vasıflarınız arasında yer alıyor. Sizin bakış açınıza göre, eğer bir şeyi iyi yapmak için çaba göstermiyorsanız, o zaman o işi yapmaya değmez. Bunun için de sizin için en uygun egzersiz ortamı, rekabetin olduğu ortamlar. Sizin illa da egzersize başlamak için bir arkadaşa ihtiyacınız yok; ama onun yerine teniste yenebileceğiniz biri size daha çok uyar. Eee bu durumda, koşu bandında yarım saat yürüyeceğim diye uğraşmak yerine, neden tenis sahasında ter atmıyorsunuz? Bu da sizin kalori yakma şekliniz olacak! Üstelik oldukça da etkili bir yöntem.

Dansçı
Sizin için değişiklik ve çeşitlilik hayatın tuzu biberi. Bu kadar kararsız ve tutarsız biri olduğunuz için sürekli kendinize kızıyorsunuz ama içinde olduğunuz sürekli değişim de sizin hayatınızın belkemiğini oluşturuyor aslında. Bu nedenle de, spor kulüpleri size göre değil. O monotonluğa gelemezsiniz siz. Bunun yerine kendinize mecarecı bir arkadaş bulun ve alternatif sporları deneyin. Yani sanki bir egzersiz planı yapıyormuş gibi değil de, gerçekten hoşunuza giden bir aktiviteyi hayatınızın içine alarak hareketlenin.



DENGE EGZERSİZİYLE KUSURSUZ BİR KARIN

1- Yükselin: Yere uzanıp bacaklarınızı gerin. Üstteki ayağınızı, altta kalan ayağınızın önüne getirip zemine yerleştirin. Sağ dirseğinizden destek alın. Bu sırada kolunuzun alt kısmı öne doğru bakmalı. Vücudunuzun üst kısmı, kalçanızı ve bacaklarınızı vücudunuz düz bir çizgi oluşturacak şekilde yukarı kaldırın. Bu egzersiz, kaslarınızın çalışmasını sağlayacak.

2- Gergin kalın: Omuzlarınızı bileklerinizden destek alarak yükseltin. Elleriniz öne doğru bakmalı. Ayaklarınızı kalça genişliğinde açarak, parmak uçlarınızdan yükselin. Dirseklerinizi ve kalçanızı hafifçe eğin. Bu sırada göbek bölgenizdeki kas gerginliğinizi mutlaka korumalısınız. Yerçekimine karşı yapılan bu egzersiz, karın kaslarınızı ve omuzlarınızı güçlendiriyor.

3- Tekme atın: Sırtüstü yere uzanın. Bacaklarınızı bükün, ayaklarınızla zemine tam olarak basın. Ellerinizi iki yana doğru uzatın. Kalçanızı ve sırtınızı sadece omuz başınız zeminde kalacak şekilde yukarı kaldırın. Dönüşümlü olarak sol ve sağ bacağınızı vücudunuzla 90 derecelik açıyla kaldırın. Bu egzersiz, karın özellikle de sırt bölgesine güç veriyor.

4- Karın kaslarını gerin: Yere sırt üsü uzanın. Bacaklarınızı bükün, ayaklarınızı kalça genişliğinde açın. Karın kaslarınızı gerin, baş ve vücudunuzun üst kısmını yükseltin. Bu pozisonda, sırtınızın alt kısmını zemine doğru bastırın. Omuz genişliğinde kavrasığınız iple birlikte kollarınızı öne doğru uzatın. Bu pozisyonda, elinizdeki iple yarım daire çizmeye çalışın.

5- Kıvrılın ve rahatlayın: Egzersizin sonunda küçük bir stretching yapmaya ne dersiniz? Yere sırtüstü uzanın. Bacaklarınızı bükerek kendinize doğru çekin, bu pozisonda 30 saniye kadar kalın. Ardından vücudunuzu serbest bırakın. Birkaç kez tekrarladığınız bu egzersizin sonunda, göbeğinizin ve sırt kaslarınızın gevşediğini göreceksiniz



manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Kültür Sanat Hobiler >Sanat ve Felsefe >Hayat Bir Salıncaktır>
  19.Ağu.2008 Sal 18:05:52
fiogf49gjkf0d
Ona doğduğumuz andan itibaren bineriz ve sallanmaya / yaşamaya başlarız.Küçükken çok hızlı sallanamadığımız için pek bir şey göremeyiz dünyaya dair. Bu yüzden mi yoksa bildiğimiz tek şey olduğu için mi bilinmez ama sürekli ağlarız. Ellerimiz ilk olarak gözyaşını keşfeder. Sonra ellerimizi keşfederiz gözlerimizle, sonra ayaklarımızı. Ayaklarımızı keşfedince daha bir hızlı sallanmaya / yaşamaya başlarız. Fakat henüz sallanmaya dair pek bir şey bilmediğimizden düşecek gibi oluruz salıncaktan kimi zaman. Ama korkmamalıymışız; düşe kalka büyüyecekmişiz çünkü.

Bir ara bir de bakarız ki düşmeden daha hızlı sallanmayı öğrenmişiz. Çok seviniriz ve hemen incelemeye koyuluruz dünyayı, insanları. Fakat dünya çok şaşırtır bizi. Zira salıncakla ön tarafa doğru gittiğimizde, yeşilliklerle bezeli, mavilerle süslü, tertemiz bir dünya ile karşılaşırken; arka tarafa doğru gittiğimizde ise, ucu bucağı görünmeyen binalarla, zehirli olduğunu sonradan öğreneceğimiz gazlar çıkaran arabalarla ve fabrikalarla ve tabii oldukça kirlendiği gözlenen bir dünyayla karşılaşırız. Bir daha arka tarafa doğru sallanmak hiç istemeyiz. Fakat sallanmanın / yaşamanın vazgeçilmez kuralıdır bu; bir ön tarafa gitmelisiniz, bir arka tarafa. Ama yine de salıncağımızın temiz olan dünyaya yada dünyanın temiz yanına doğru kurulması ile teselli bulurken, salıncakları kirli tarafa bakan arkadaşlarımızı esefle izleriz. Bir yandan da düşünmeden edemeyiz; neden dünyayı da bizim gibi, bir leğene koyup da yıkamıyorlar? diye.. Ancak sonradan anladığımıza göre kirli olan dünya değil, insanların yürekleri imiş!..

Bunu anlayınca insan olduğumuzdan utanırız. Sonra yavaş yavaş insanlarla ilişki kurmaya başlarız. Önce arkadaşlığı öğreniriz ve arkadaşlı hayatın daha zevkli ve anlamlı olduğunu fark ederiz. Çünkü beraber sallanıyoruzdur ve birimiz sallanmaktan / yaşamaktan yorulunca diğerimiz onun salıncağını da sallamaya başlıyor ve böylece de tek başına sallanırken / yaşarken ki yorulup da yere düşme tehlikesi ortadan kalkmış oluyor. Ama bu durum da çok uzun sürmüyor. Çünkü ?arkadaş? dediğimiz bazı insanlar bizi sallarken öylesine haşin davranıyorlar ki sürekli yere düşüyoruz. Fakat bu düşmeler de pek diğerlerine benzemiyor. Yani diğer düşmelerimiz de sadece dizimiz yada dirseğimiz kanarken, bu tür düşmelerimiz de (Yani arkadaş düşürmelerinde) yüreğimiz kanıyor!..

Bunu görünce de insanlarla arkadaşlık kurmaktan vazgeçiyoruz ve tek başına sallanmaya/yaşamaya devam ediyoruz.

Sonra sevmeyi öğreniyoruz;
İhanete uğruyoruz.
Sonra dostluğu öğreniyoruz;
Aldatılıyoruz.
Sonra kardeşliği öğreniyoruz;
Boş veriyoruz.
Sonra sevdalanmayı öğreniyoruz;
Beceremiyoruz.
Sonra ümit etmeyi öğreniyoruz;
Beceremiyoruz.
Sonra gülmeyi öğreniyoruz;
Beceremiyoruz.
Sonra mutlu olmayı öğreniyoruz;
Beceremiyoruz.
Sonra korkmayı öğreniyoruz;
Korkuyoruz, alabildiğine?.

Sonra?.
??
Sonunda hep korksak ta; hep seviyoruz, hep dost oluyoruz, hep kardeşliğin o erişilmez tadını boş veriyoruz, hep hayal kuruyoruz, hep sevdalanıyoruz, hep gülüyoruz inadına, hep mutlu olmayı deniyoruz ve hep korkuyoruz. Çünkü bunları öğrenirken artık salıncağı da son hızla sallamaya başlamışız ve her an düşme tehlikesi geçiriyoruz.

İki yüzlülükleri, yüzsüzlükleri, çıkarcılıkları, nemelazımcılıkları, sevgisizlikleri, kalpsizlikleri gördükçe düşecek gibi oluyoruz ama yinea de iyi şeyler de görüyoruz. Mesela umut; insanlar bıkmadan usanmadan, aralıksız umut üretiyorlar. Bunu nasıl becerdiklerini bir türlü anlayamıyoruz. Sonra mesela hayal kuruyorlar. Gerçi hayalle karın doymuyor ama yüreklerin doyduğu kesin. Bir de sabrediyorlar; öyle ki şaşılacak derecede ve aşırılıkta sabırlılar. Biz ise ağlıyoruz. Bildiğimiz ilk şey olan ve nedense sürekli baş vurduğumuz bir davranış olan ağlamayı bir türlü bırakamadık. Her halde biz de bir tür ağlama tiryakiliği başladı.

İşte böyle; bir öne bir arkaya sallanıyoruz ve kötü şeyleri gördükçe düşecek gibi oluyor, iyilikleri, sevgi kırıntılarını gördükçe de umutlanıyoruz.


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >KADIN I Hiç Böyle Anladınız Mı ?>
  19.Ağu.2008 Sal 16:46:44
fiogf49gjkf0d



Bir kadın çocuktur aslında.
Çocuk gibi davranmayi sever.
Erkegin kendisine bir cocuga gösterdigi sefkati göstermesini de ister.
Bir cocugu oksar gibi incitmekten korkarak oksamalidir erkek kadini.


Ama her kadin cocukca da olsa dinlenilmesini, dikkate alinmasini ister.
Yani bir kadinin cocukluk yapmasina izin vereceksiniz,
ama asla onu bir cocuk olarak görmeyeceksiniz.

Bir kadin güçlüdür aslinda.
Hatta erkeklerden çok daha güçlüdür.
Ama bu gücünü her zaman ortaya koymasini sevmez.
Ister ki erkegin gücü kendisine huzur versin.
Kendi kendine yapabilecegi seyleri bile erkegin yapmasini bekler.
Böylece hem daha kadin oldugunu hissedecektir hem de erkeginin ne kadar
güçlü oldugunu görecektir. Ancak kadin gücünü göstermek istediginde onu engelleyemezsiniz.
Yapmak istedigi bir sey varsa mutlaka yapar.

Bir kadin sevgilidir aslinda.
Içinde her zaman sevgiyi tasir.
Sevdiklerinden kolay kolay ayrilamaz. Sevdiklerini kolay kolay
kıramaz. Zor sever ama tam sever.
Bir kadının tam anlamıyla sevebilmesi için yüreginin kabul ettigini beyninin de kabul etmesi gerekir.
Ve sevmezse de onu asla sevmeye zorlayamazsiniz.
Belki kolayca yüregine girebilirsiniz.
Ancak beyninde yer etmemisseniz her an terk edilebilirsiniz.
Sevmedigi halde terk etmeyen kadinlar da var elbette.
Bunun nedeni ise engelleyemedikleri "acimak" duygusudur.

Bir kadın yalnızdır aslında.
Hiçbir zaman kadını bütünüyle elde edemezsiniz.
Kendisine ait bir dünyası vardır ve orada hep yalnızdır.
O dünyaya kimsenin girmesine izin vermez.
Hiçbir anahtar o dünyanın kapısını açamaz.
Yalnızlık onun sığınağıdır.
O sığınağa ne zaman gireceğine, ne kadar kalacağına hep kendisi karar verir.
Sığınaktayken oradan çıkmaya zorlarsanız onu sonsuza dek kaybedebilirsiniz.

Bir kadın bilgindir aslinda.
Neler yapabilecegini erkek akli hayal bile edemez. Yaraticiliginin siniri yoktur.
Ama bunu ortaya çikartmak için hayatinin erkegini bekler.
Hoyratça harcamaz yaraticiligini sadece erkegine saklar.
Bir kadinin gerçek erkegi olmayi basarabilmisseniz çok sanslisiniz demektir. Çünkü yasaminiz asla siradan olmayacaktir.

Bir kadin hayattir aslinda.
Çünkü hayatin içinde olan hersey ancak kadinlar oldugunda anlam kazaniyor. Yemek yemek, su içmek bile.
Bir kadinin elinden içtiginiz suyla kendi kendinize bardagi doldurup
içtiginiz su arasindaki lezzet farkini anlayabiliyor musunuz?

Anliyorsaniz ne mutlu size. Anlamıyorsanız, ne yazik ki yaşamıyorsunuz.









Bir kadını tanımak...Bütün gel-gitleri, kaprisleri, küçük şımarıklıkları, korkuları, şaşkınlıkları, hercailikleri, hayal kırıklıkları, aşkları, terk edilişleri, başarıları, başarısızlıkları, kurnazlıkları, saflıkları, çocuk ağızları, şirinlikleri, küçük yalanları, büyük itirafları, kocaman yürekleri ile kendi olmaya çalışan kadınları tanımak...
Bir kadını sevmekle başlar her şey ama, bir kadını tanımakla varılır hayatın sırrına. Bir kadını tanımaya soyunmak; zor ama keyifli bir yolculuğa çıkmaktır. Dört mevsimi bir yürekte buluşturur, bu yüzden de sürekli şaşırtırlar. Sürprizlerin ardı arkası kesilmez. Zordur anlamak onları. Benzemek gerekir anlayabilmek için belki de! Kendi zekasını hatırlatanları sever, sevgisini göstermekten ürkmeyenleri, sürprizlere hazırlıklı olanları bir de... Muson yağmurları gibi yağarken, Sahra’da çöl fırtınası koparıp ardından güneş olup ısıtabilirler. Dedim ya bir dünyadır kadınlar...
Yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen...
Bir kadını sevmekle başlar her şey ama, bir kadını tanımakla anlaşılır hayatın sırrına ancak aşkla varılacağı.Sevgi arsızıdır kadın. Verdiğinden daha fazlasını isteme bencilliğini gösterecek kadar sevgi arsızı...Bu yanını doyurunca şımaracağından korkanlar, birlikte çoğalacaklarını bilmeyenlerdir.
Bir kadını sevmekle başlar her şey ama, bir kadını tanımakla kanat çırpılır özgürlüğün bütün maviliklerine... Kendine inananlara, aşka inananlara koşar.Hem yaman bir aşk avcısı, hem de engebeli yollarda koşmaktan bitap aşk yorgunudur kadın.Bir kadını sevmekle başlar her şey ama; bir kadını tanımakla çıkılır keyifli serüvenlere...
Hayatla dalga geçmesini bilir kadın...Tıpkı kendiyle dalga geçmesini bildiği gibi.Ağız dolusu gülüşlere teslim olur.Bir kadını sevmekle başlar her şey ama, bir kadını tanımakla tanık olunur tutkuların gücüne.Göze alandır kadın. Çekip gitmeyi, sahip olduklarından vazgeçmeyi, karşılık beklememeyi...Mücadele eder, kızar, bağırır ama hep sever.
Dedim ya bir dünyadır kadınlar...
Yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen...
Yüreğini sevgiye açan ve sevmekten korkmayan bütün kadınlar gibi...


Şimdi bir düşünün...


KAÇ KADINI değil; BİR KADINI tanıyabildiniz mi bugüne değin!?


Tanrı; kadınlara geçmişi ve geleceği, erkeklere ise yaşadığı günü armağan etti


Kadınlar geniş bir zamana yayıldıkları için huzursuz;erkekler daracık bir zamana sıkıştıkları için anlayışsız oldular.










KADINLAR
gittiklerinde arkalarında daha büyük boşluklar bırakırlar.


Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde "yetim-öksüz" kalan çok olur:


Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler...


Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırtılar susar, yetim kalmıştır tabaklar.


Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların.


Sık sık boynunu büker "sarıkız".


O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının.


Balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz.


*


Bir kadın gittiğinde...


Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci. ..


Bir anne gider...


Bir dost...


Bir arkadaş...


Bir sevgili...


Ne çok kişi yok olur bir kadın gittiğinde.


*


"Güzin Abla gitti..." dediklerinde, kaç kişinin gittiğini ve arkasında kalan "yetimlerini" düşündüm.


O benim dostumdu.


Dün Feyza yı arayıp başsağlığı diledim.


O canımın sıkıldığı gün telefonda "Sana gelen bana gelsin" diyen sesini hiç unutmamıştım.


Yine ıslandı göz pınarlarım, ben dahi yetim kaldım.


Sözcükler yetim kaldı.


Hep böyle olur; bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır.


Kapı eşiğindeki "Dikkat et..." duyulmaz, annesi gitmiştir "geç kalma"nın.


Kadınlar, arkalarında büyük boşluklar bırakarak giderler.


Bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında. Ve bir kadın gittiğinde pek çok "yetim" bırakmıştır arkasında.
<<1...100...200...300...400...500...600...683684685686687688689690691692693 694695696697698699700701702703...800...900...983>>