Vatka:Senelerce vücut çalışsan genişletemeyeceğin kadar geniş ve alımlı! omuzların olmasını sağlayan süngerimsi varlık.
Strech kot: Kızların giymeye bayıldıkları, erkeklerin de kızların giymesine bayıldığı baldır bacak ne varsa sarıp sarmalayan giysi.
Aerobik: Pirimiz, önderimiz Jane Fonda sayesinde meşhur olmuş. Daracık siyah parlak taytlar giyip popişi bi sağa bi sola sallayıp, bacakları mümkün olduğunca yukarıya kaldırmak suretiynen yapılan bir tür spor dalı.
Beyaz çorap: Saflığın ve temizliğin simgesi..ahanda benim annem çorabın altında bile leke bırakmadan yıkayabilirin kanıtı, her tür giysiyle giyilebilen bir çorap türü. Özellikle takım elbise altında süper durur.
Havlu çorap: Yaz sıcağında bile giyilebilen, teri çekmek yerine terden ayaklarda dayanılması imkansız kokular bırakarak hayatımızın bir dönemine damga vuran bir başka çorap çeşidi.
Converse : Son iki yıldır yine moda olsa da, altın çağını aslında o dönemde yaşamış olan, alamayanın toplumdan dışlandığı, fakirsin sen fakirsin diye hor görüldüğü, popüler olabilmek için olmazsa olmazlardan, giyilesi hatta öpülesi, ayakkabı yerine efsane ismini hak eden bir tür spor ayakkabısı.
Konch: Rengarenk, cıvıl cıvıl. Genelde taytla birlikte kullanılan, ne işe yaradığı pek te anlaşılamayan ayak kısmı kesik bir tür çorap.
Pac-man:Teknolojinin bu boyutlarda ilerleyeceğini kimse tahmin edemezken, 3 boyutlusu, zırtı vırtı derken bi dünya oyunun icat edilmesi bile düşünülemezken, kendi halinde, bişeyler yiyerek kendine yol açıp açıp ilerleyen bir tür bilgisayar oyunu kahramanı
Schab Lorenz: Reklamlarıyla gönlümüze taht kurmuş.. şahsiyetli yayınların şahsiyetli televizyonu.
Necefli Maşrapa: Canımız, tek kanalımız TRT 1 imizin, teknik nedenlerle yayını kesildiği zaman dakikalarca seyredip, her kıvrımını, her desenini ezberlediğimiz nadide sanat eseri.
Voltran: Bi sürü rengarenk robotun birleşerek oluşturdukları, kötülerle savaşan bir tür kocaman kahraman robot.
Şeker Kız Kendy: Rahmetli Antony’si vefat ettikten sonra uzunca bi süre hayata küsen, sonrasında Terry ile tanışıp yeniden beyaz güller yetiştirmeye başlayan bir tür sevgi pıtırcığı.
Ceyar: Bu gün bi kanalda tekrar seyrederken, Allahım aslında ne kadar da masum şeyler yapmış, biz yıllarca kötü adam diye bunun günahını almışız diye hayıflandığımız, şimdikilerin yanında melaike gibi kalan entrikatör dizi kahramanı.
Kara Şimşek:Kimimizin hadi len konuşan araba mı olurmuş diye dalga geçerek ya da kimimizin ulen bee vay be hayret nidalarıyla ,olabilir mi diye gıptayla seyreylediği teknoloji harikası zannettiğimiz bir arabanın, başrol oynadığı dizi.
Serpil Çakmaklı:Kelebekli tokasıynan kıvır kıvır saçlarını sıkıca tepesinde toplayarak, yüzüne gerilmiş ifadesi verebilen, belki de botox olayının ilk temellerini atan şuh bakışlı, esmer sinema sanatkarı.
Nuri Alço:Filmlerde kızları uyuşturucuya alıştıran ya da gazozuna ilaç katıp sürekli iğfal eden kötü adam. Ceyar gibi onun da çok günahını almışız çok. Zaten sonra hatamızı anlayıp fan club bile kurduk ya…
Duran Duran: Simon Le Bon ve John Taylor gibi iki süper yakışıklıyı bünyesinde barındıran, The Wild Boys yani daha ne diyim. Annemden az fırça yemedim. Yapıştırdığım posterler duvarın boyasını kaldırdı diye.
80 li yıllar iyi kötü izler bırakarak geçti gitti. O günlerden bu günlere çok şeyler değişti. Gözümüze kalem soka soka icraatlarını anlatan adam bile aramızdan ayrıldı. Teknoloji çok ilerledi çok. Her ne kadar bazen o tek kanallı yarı renkli dönemi özlesek te, artık 9999 tane TV kanalımız var. Seyredecek bir şey bulamasak bile var. Artık gençlerin eğlence toplantılarına çay denmiyor, beyaz çorap giyene kıro deniyor. Çok şey değişti çok.
80’ler, bence mutlu geçen bir çocukluk, asi ve tüm kötülüklere meydan okumaya çalışan bir gençlik, bir sürü anı ve ilklerin yaşandığı bir dönemdi. Sanırım o dönem, bir çoğumuz için efsaneydi ve hep öyle kalacak....
ALINTI..