ChatCity sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç ve kendi radyo yayınını yap

Forum sayfaları sohbet arkadaş sitesi ile oyun tavla ve okey oyna, sohbet muhabbet ortamını keşfet. Oyun, okey tavla oyna, kulüp aç erkek kız arkadaş bul

sohbet banner
tavla okey sohbet forumu
sohbet, okey, tavla, chat
2 Haziran 2024, Pazar 07:15   
kız arkadaş sohbet linki

 

ChatCity Forum
Chatcity Forumlarında mesaj yazmadan önce Forum Kurallarını mutlaka okuyunuz...

  manolya41> Forum Mesajları
    manolya41'e ait Toplam 9827 Forum Mesajı var
<<1...100...200...300...400...500...600...670671672673674675676677678679680 681682683684685686687688689690...700...800...900...983>>


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Çeşitli Spor Dallarından Estanteneler>
  26.Ağu.2008 Sal 18:41:48
fiogf49gjkf0d



















manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >Aşk ve Sevgi üstüne >Sahi ,Becerebilir Misin ?>
  26.Ağu.2008 Sal 18:31:58
fiogf49gjkf0d
Biliyorum, konuşacak bir şeyimiz kalmadı, paylaşacak hiçbir şeyimiz yok ortada..
Yine de yüreğimden, gücümün yettiği yere kadar sana sesleniyorum, seninle konuşuyorum..





Bir ihtimal gelişine sığındığımı farkettiysem de, engel olmadım gurursuz ama umutlu ve sabırlı hasretine.
Anlık hayaller anlık mutluluklara gebe kalıyor..bugün gönlümü hoş tutmak istiyorum...imkansız olan her rüyaya inanasım geliyor.
Bir çocuk gibi, isteklerimi bastıramıyorum.





Bende olan seni hiç kırmadım, değiştirmedim ve hep korudum desem de,
sendeki benin nasıl olduğunu, gülüp gülmediğini, anlamsız bir sıkıntıyla merak ediyorum.
İçimdeki güzelliğine inanıp inanmamanı artık umursamıyorum..!






Ki aslında ıslanan sadece yüreğim olurdu, bedenim değil...
Üşüyorum, bu üşüme yalnızlığımdan geliyor ve sarıyor her tarafımı.
Tutunabileceğim hiçbir güzellik yok, hatırlamaktan usanmayacağım anılarım dışında.
Isınabilmek için onlara sarılıyorum. Anlamsız ve cevapsız sorular hınzırca sırıtıyor,
ben görmemeye çalışıyorum...






Biliyorum levrekler derinlerde ve dalgalı denizlerde yaşar.
Levrekler uzak bir düş gibi zor yakalanır.
Ama sen becerirsin düşleri yakalamayı, derinlere dalmayı, uzaklara kavuşmayı..
Sahi, becerebilir misin..?





Düşüncelerim gururlu, hayallerim ve sevdam değil.
Gelseydin; kendimi unutup sana akacaktım, susturacaktım içindeki isyanı, kavgaların
ortasında bir güneş gibi doğup ısıtacaktım yüreğini, sevinçten ağlayacaktım bu defa,
mutluyken hemen sarhoş oluşum gibi, dokunacaktım, kusacaktım birikmişliğimi, hasretimi...






Eskiden kimi şarkıların ne kadar anlamlı olduğunu düşünürken, şimdi ayrılığın ardından çalınan
her şarkı umutsuzluğumu ve sevgimi anlatıyormuş gibi geliyor.
Sevdiğim ne çok şarkı varmış!!
bunu senin gidişin gösterdi bana..


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Reklamcı Beyni Başka Birşey>
  26.Ağu.2008 Sal 18:30:03
fiogf49gjkf0d
Fagor Davlumbazları için yapılmış.. Davlumbaz ne yapar? Havayı çeker.. Fagor o kadar güçlü ki.. Tavadaki butları bile davlumbaza yapıştırmış.. Abartı, mizah.. Ama süper etkili ve süper yaratıcı..




Odanın penceresi bir parmak aralık ve araya Vicks pastil sıkıştırılmış.. Yanında da Nefes al! yazıyor. Yine markanın vaadini çok basit anlatan bir yaratıcılık, hafif de bir sırıtma etkisi yaratıyor..




Bilmem The Ekonomist dergisi okur musunuz? .. Ülkenin tamamındaki siyasi ve ekonomik gelişmeleri günü gününe izler ve çok zeki bir şekilde de haber kapsar.. Reklama bakın şimdi.. Beyin kıvrımları arasındaki ekonomist silüetini gördünüz mü? The Ekonomist in neyi çağrıştırdığını bilen için çok yaratıcı bir reklam..



Temizliği anlatmak için süt dök yala deriz.. Ama klozete iki çatal koy, ortasını herkes tabak sansın! demeyiz. Tuvalet temizleyicisinin çift etkili olduğu çok itici bir şeklde anlatılmış ama insanın unutması mümkün değil.. Hafif de mizah etkisi olmadığını söyleyemez..



Gelelim Nike in konumlandırma harikasına.. Diğer ayakkabılara yavaş, Nike a çok hızlı demenin bundan başka yolu olabilir mi? Üstelik süper de bir mizah var. Diğerlerinin hepsi kaplumbağa işte..



İşte ödüllü bir reklam.. Belli ki bir suçlu grubuna karşı polisler çatışmaya girmiş.. Beklenen ne? Bir otomobilin arkasına geçip oradan atış yapmaları.. Onlar ne yapıyor.. Arabanın önüne siper alıyorlar.. Çünki o sırada Nissan, yılın en güzel aracı seçilmiş, onlar da Nissan a kıyamıyorlar..



EPYDROL Türkiye de olmayan bir marka.. Ayak kokusuna çözüm getirmeye yönelik bir parfüm.. Esas oğlan düşmanı çorabını kullanarak bayıltıyor..



Sakallarından anladığımız reklamda Noel Baba var.. O ne? Noel babanın ağız kenarındaki sakallar yanmış.. Niye acaba? Acı sostan olmasın! Tabasco ABD nin ünlü acı sos markası Bizdeki Acisso gibi..



Telefon bankacılığı bundan daha güzel anlatılabilir mi? Öyle bir telefon bankacılığı ki hırsızlar onu banka sanıp soymaya kalkıyorlar. Bu reklamı gören unutabilir mi?




Türkiye den çok başarılı bir örnek.. Tat ketçap Katkı maddesi yok, doğal demek için domatesten şişe yapmış.. Çok domates deme vurgusu da var..


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Ünlülerin Oyun Kahramanlarına Uyarılmış Hali>
  26.Ağu.2008 Sal 16:26:35
fiogf49gjkf0d





























manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >İki İnsan Tek Yaşam>
  26.Ağu.2008 Sal 16:21:22
fiogf49gjkf0d


















































manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Taşların Büyülü Diyarı Aristo nun Kenti :Assos>
  26.Ağu.2008 Sal 16:19:24
fiogf49gjkf0d


























manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Taşların Büyülü Diyarı Aristo nun Kenti :Assos>
  26.Ağu.2008 Sal 16:18:48
fiogf49gjkf0d
Assos, Eski Anadolu nun batısında, Troas bölgesinin güney kıyısında, 238 metre yükseklikteki bir bazalt tepesi üzerine kurulmuş antik bir şehirdir. Örenleri, Behrem Köyü civarında görülmektedir. Tepenin kuzey eteğinde, Satnioeis (Tuzla Çayı) akmaktadır.






























manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Yaşamdan Kesitler >İlginç Videolar, Fotoğraflar, Grafikler, Sunumlar >Böyle Dans Görülmedi>
  26.Ağu.2008 Sal 16:15:11
fiogf49gjkf0d
BÖYLE DANS GÖRÜLMEDİ!..


"Şehirde dans" isimli bir kataloğ çekimlerinde birbirinden ilginç sahneler ortaya çıktı.

ABD de New York ta şehrin en işlek caddelerinde yapılan çekimlerde kullanılan balet ve balerinler adeta uçtu.

İŞTE BU İLGİNÇ ÇEKİMLER...











































































manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Geyik Muhabbet >Öylesine muhabbet >Çocukken Futbol Kuralları>
  26.Ağu.2008 Sal 16:09:51
fiogf49gjkf0d


1. Iyi oynayan iki kişinin aynı takımda yer almamasına dikkat edilirdi.

2. Maçlar minyatür kalede oynanıyorsa, penaltı boş kaleye ters şekilde topukla vurulurdu.

3. Maçların hayali kale direkleri arası adım ile sayılır, olmaları gereken yerler iki taş ile işaretlenirdi.

4. Hava kararınca, ezan okununca, anne-baba çağırınca maç biterdi.

5. Uç korner bir penaltıydı.

6. Topu patlatan parasını öder, patlak top ikiye kesilip kafaya takılırdı.

7. `Frikiklerde açıl biraz` denince `Burası Ali Sami Yen mi` şeklinde cevap verilirdi.

8. Takımlar kurulurken ilk oyuncuyu seçme hakkı, adım almayı iyi bilenindi.

9. Kaleci topu 3 kere sektirirse rakibe `Açılsana 3 kere sektirdim` derdi, rakip açılırdı; efendilik vardı.

10. Top insanın pek münasip olmayan bir tarafına gelirse herkes `?şe işe!` diye bağırırdı.

11. Penaltılarda kaleci değiştirilirse 2 penaltı atılırdı. Eğer ilk penaltı gol olursa ikincisi atılmazdı.

12. Abanma ve burun vurmak yoktu, vurulursa eleştirilip kınanırdı.

13. Tanju, Rıdvan, Metin, Ali, Feyyaz, Hagi, Hakan, Hami gibi dönemin popüler futbolcularının adı alınırdı.

14. Topun sahibi tüm kuralları koyar, takımı kurar, kaleyi seçer, istemediği kişileri topuyla oynatmazdı.

15. Klişe laflar vardı: `At bakayim abinin kıllı göğsüne!`

16. Elin avantajı olmazdı.

17. Bel üstü gol sayılmazdı.

18. Taçtan kendi önüne atıp başlatılınca, taç değişirdi.

19. Maçı izleyen küçük bir grup varsa, penaltı olup olmadığına o karar verirdi, saygı vardı.

20. Maçlarda eğer iddia varsa ödüller genel olarak Algida Max, eskimo, meybuz, 2,5 litrelik kola vb. ürünlerden oluşurdu.

21. Pas vermeden sadece çalım atarak gol atılırsa sayılmazdı.

22. Frikiklerde baraj mesafesi, frikiği kullanacak olan kişinin koca bir zıplayışının akabinde 3 koca adım atmasıyla belirlenirdi... Büyük atılan adıma karşılık olarak rakip takım "sen tuvalete de mi böyle gidiyon?" diyerek ortalığı kızıştırırdı.

23. Top, oyun alanı içerisindeki herhangi bir arabanın altına kaçarsa büyük bir şevkle arabanın altına yatılıp top alınırdı. Topu ilk kim kaparsa o takımda başlardı.

24. Gol olduktan sonra eğer tartışmalar olursa ve golü yiyen takımın bir oyucusu golü kabullenirse rakip takım direk o kişiyi yüceltip "adamın gol diyo" diyerek golü alırlardı. Golü kabullenen kişi de kaleye veya defansa alınırdı.

25. Varsa hakeme yapılan en dolu dizgin hakaret: "hakeme gözlük, eline de sözlük" tü.

26. Oynayacakların sayısı eğer tek ise, güçsüzlerden biri devre değiştirerek gönlü alınırdı.

27. Penaltılarda eğer takımınız açık ara farkla öndeyse kaleciye vurdurulurdu. Ama en güçlü forvetiniz penaltıyı kullanacaksa, hemen rakip kalecinin gönlü alınırdı: "Merak etme olm, teknik vuracam."

28. Sabit bir kaleci yoksa 2 golde bir veya dakika usulü oyuncular aralarında değişirdi. Kalecilik sırası "Sonum bir Allah" diye kim başlarsa o kişiden geriye sayılırdı.

29. Dizde veya ayak ucunda top sektirerek de sıra belirlendiği olurdu (genellikle 9 aylık veya 21 aylık gibi oyunlarda). Bu durumlarda ilk sektirmek isteyen "Birim bir Allah, kırmızı bayrak, yeşil kitap" derdi.

30. Kaleci oyuncu kavramı vardı. Takımların genellikle iyi oyuncuları bu kutsal göreve kendilerini adarlardı.

31. Eğer bir oyuncu faule maruz kalmışsa ama devam etmek istiyorsa, rakip futbolculardan birinin yürümesini dahi bahane ederek: "Adamın devam ediyor." derdi.

32. Milli birlik ve beraberliğimiz mahalle maçlarında başlamıştır. Önce maçlar yapılır... Centilmenlik skora yansımazsa sopalar, taşlar konuşurdu.

33. Atan alır spor vardı. Eğer top kime çarpıp çıkmışsa topun gittiği yer neresi olursa olsun koşa koşa gidip alırdı.

34. Mahallenin abileri kaleci alıştırırlardı ve buna göre puan verirlerdi. Aralarında kavga eden çocukların puanı kesilirdi.

35. Skor ne olursa olsun akşam saati yaklaştığında "Golü atan kazanır." kuralı işlerdi.

36. Maçlardan sonra su sırasına girmek ayrı bir davaydı ve mutlaka koşa koşa gidilirdi. Genellikle yaşlı amca veya teyzeler, zemin katta oturanlar bu işin acımasız kurbanlarıydı.

37. El kasti değilse (bunu da o zamanlar nasıl ayırıyorsak hiç anlamış değilim) o top direkt kaleye kullanılmaz, "kasti değilki oğlum, gol olmaz." denirdi...

38. Eğer kaleci dahil herkes çalımlanmışsa; o top çizgiye kadar götürülür ya popo dürtmesi yada yere yatıp kafa, burun, alın gibi vucut kısımlarının dürtmesi ile gol atılırdı.

39. Kalecinin degajla gol atabilmesi bir yetenekti fakat gene de gol sayılmazdı. Karşılıklı atışmaların sonunda yoldan geçen herhangi biri hakem yapılırdı ve sonuca o karar verirdi.

40. Para o zamanlar kolay bulunmadığından maçın hangi takım tarafından başlatılacağına; bir tarafına tükürülmüş yassı bir taşın havaya atılıp, yaş mı,kuru mu seçiminde doğru tarafı bilen tarafın başlaması yöntemi ile karar verilirdi.


manolya41

manolya41 resimleri


Mesaj Gönder
Forum Başlıkları

 
  CC-Forum> Mühim Mevzular >Politika, Tarih >Şehidine Ağlayan Bir Badem Ağacı nın Etkileyici Öyküsü>
  25.Ağu.2008 Pzt 19:32:02
fiogf49gjkf0d
Şehidine yas tutan badem ağacı
Dargeçit Taburu üstünde Bağözü köyünün kapalı okulunun bahçesinde "Şehidine ağlayan bir badem ağacının" etkileyici öyküsü...

Emekli kıdemli Albay Mithat Işık ın piyasaya yeni çıkan Yarasa Operasyonu isimli kitabını okuyorum. Kitabın özeti, Şemdin Sakık ın nasıl yakalandığını anlatıyor.

Satır aralarında ilginç bir öyküye rastladım. Mithat Albay, Mardin il sınırları içinde İdil ile Dargeçit sınırını ayıran Dicle nehrinden Midyat a doğru uzanan ve Cehennem Deresi olarak adlandırılan derin vadide uzun süre görev yapmış. İsminin aksine bu vadi; yemyeşil, nar ve kayısı ağaçları, yabani üzüm asmalarıyla dolu.

1990-1992 arasında Komando Tabur Komutanı olan Albay, bir gün Bostanlı karakolundan ayrılıp Dargeçit taburuna doğru yola çıkıyor. Bağözü köyü, yol üzerinde şirin bir köy. Yüksekçe bir tepeye kurulmuş okul dikkatini çekiyor.

Okulun çiti-duvarı yok. 1986 da kapatılmış. Camlar tozlu, örümcek yuvaları üst üste. Sıralara kimse dokunmamış. Kara tahtadaki, Okulumuz açıldı yazısı hala silinmemiş.

Bir de bahçedeki badem ağacı duruyor. Albay, o badem ağacından çok etkileniyor: Bu badem ağacı diğerlerinden farklıydı. Yaprakları ne yeşil ne de sarıydı. Üzerinde tek tük bademleri vardı. Köydeki diğer badem ağaçları ise yemyeşildi. Dallarında bol bol meyveleri, üzerlerine konan onlarca bal arıları, kelebekler, rengarenk böcekler, bademleri yemeye çalışan kuşlar vardı.

Anlattığına göre Albay, iki yıl boyunca her yolu düştüğünde badem ağacına uğruyor, karşılaştığı bu manzara karşısında kimi zaman göz yaşlarını tutamıyor.

Bir gün..

1992 Mart ının ikinci haftası Bağözü, Ilısu, Temelli ve Sit Dağı arasında bir operasyon düzenliyorlar. 15 teröristi öldürüyorlar.

Operasyon sonra tabura dönerken o badem ağacını yine görmek istiyor: Yol boyundaki tüm badem ağaçları çiçeklerini açmış, Bağözü köyüne yaklaşıyoruz. Ben yine ağlayan badem ağacını merak ediyorum. Derken köye yaklaştık ve ben gözlerimi kapadım. Okulun hizasına geldik, heyecanla ve korkarak gözlerimi açıp başımı okula doğru çevirdim.

Gözlerini açtığında büyük bir şaşkınlık geçiriyor: Baktım ki, hüzünlü ve yaslı badem ağacı bembeyaz çiçekler açmış, o kadar yeşil, canlı yaprakları ve çiçekleri var ki, diğer ağaçlar adeta onu kıskanıyor.

Bu badem ağacı, 6 yıl boyunca neden susmuştu?

Bu sorunun cevabını da kitaptan öğreniyoruz. 1986 yılında Bağözü köyüne atanan 20 yaşında bir öğretmen, gece karanlığında odasından çıkarılarak bu badem ağacına bağlanıyor, sonra elleri kolları bağlı olarak vücuduna sıkılan onlarca kalaşnikof mermisiyle şehit ediliyor.

Son operasyonda öldürülen teröristler ise bu öğretmeni şehit eden grup.

Albay diyor ki; O badem ağacı, kendi bedenine sarılı şehit öğretmenin cansız bedeninin yasını tam 6 yıl boyunca tuttu. İntikamı alınınca hayata döndü.

Tercihiniz hangisi: Badem ağacı mı, Çanakkale Anıtı mı?

Son dönemde tırmandırılan terör olayları ve sürdürülen operasyonları, bir gazeteci olarak yakından takip ederken bu öykü takıldı zihnime.

Toplum hafızası, badem ağacı misalindeki anılarla dolu. Bir badem ağacıyla empati yapacak kadar öfkeli, intikam duygusuyla bezenmiş bir ruh hali. Kana kan intikam diye slogan atarcasına...

Diğer tarafta, Kürdün kanı bu kadar ucuz değil diye bağıran Barzani nin yol arkadaşları. Kardeşlikten bahsederken Kürt coğrafyasına saldırıyorlar diyen bir Sırrı Sakık. Sanki başka bir vatanın evladı gibi...

Belki farkında olmadan veya bilerek, acılarla yoğrulup öfkeyle bezenen toplumsal hafızamız, sürekli şiddet üretiyor.

Sıkça kullandığım bir cümledir, tekrar ediyorum; Toplumun birleşme yerleri kanıyor, birileri, yara kabuk tuttukça kanatmaya devam ediyor.

O nedenledir ki, Eve Dönüş dedikçe iki cepheden de tepki dalgası yükseliyor. Hayır, hainleri affedemezsiniz diyenlerle Kana kan intikam duygusu içinde olanlar, aynı paydada buluşuyor.

Ne hazin ki, iki taraf da şiddetten besleniyor. Tahtaravallinin bir ucunu birlikte paylaşırcasına, birlikte düşüp birlikte havalanıyorlar.

Yarın mübarek Kurban Bayramı.

Bir kez daha düşünme zamanı. Sorumluluk sadece siyasi iktidar ve TSK ya ait değil. DTP de MHP de elini taşın altına koymalıdır.

Diplomatik alt yapısı oluşturulduktan sonra gerçekleştirilen bir büyük operasyon sürerken, ilave çözüm önerileri siyasi mülahazalardan uzak tutularak hayata geçirilmelidir.

Cemil Çiçek adına Kardeşlik Projesi demişti.

Toplumsal hafızamız, yakın tarihteki düşmanlık duygusuyla değil Kurtuluş Savaşı ndaki omuz omuza mücadeleden beslenmelidir.

Bunu başarırsak; İntikam duygusuyla ayakta duran badem ağacını değil, Çanakkale anıtını hep birlikte bağrımıza basarız.

ŞAMİL TAYYAR - STAR
<<1...100...200...300...400...500...600...670671672673674675676677678679680 681682683684685686687688689690...700...800...900...983>>