Nasıl mülteci bunlar Suriyeli “mülteciler” konusunda rahatsızlık endişe verici boyutlara ulaştı. Örneğin “Ben Banu Özçelik... Tam 12 gündür bekliyorum... İZMİR`DE SURİYELİ MÜLTECİLERİN SALDIRISINA UĞRADIM! SUÇLULAR KİM, NEREDE ?” Banu Özçelik, emniyete de ilettiği şikayetinde, 30 eylül sabahı Bodrum`dan İzmir`e gelirken bindiği servis aracında Suriye uyruklu beş kişinin saldırısına uğradığını, aralarında kara çarşaflı kadınların da bulunduğu grubun, Basmane’de otobüsten inerken kendisine tükürüp vurduğunu aktarıyor. İşin üzücü yönü ise, olay gözlerinin önünde geçerken Çevik Kuvvet polislerinin kıllarını kıpırdatmaması. Banu Özçelik’in çığlıklarına kayıtsız kalışları…Olay sonrası adli tıp raporu da alan Özçelik, şöyle yazıyor: “Servis otobüsünden iner inmez göz göze geldiğim Çevik Kuvvet polislerine, üç beş adım önümde gayet rahat bir şekilde olay mahallinden uzaklaşan Suriyelileri şikayet ettim. Bana yapılan darp suçunun izlerini, ellerimdeki ve yüzümdeki çizikleri, suratıma ve saçlarıma yapışıp kalan balgamı göstererek durumu anlattım. Saldırganları yakalamak için hiç bir şey yapmadıkları yetmiyormuş gibi üstelik "bağırma!" diye beni azarlamaları üzerine kendime geldim. Suriyeli vatandaşlar (!) tüm çabalarıma rağmen gayet rahat bir şekilde ellerini kollarını sallayarak uzaklaşmışlardı! İçimdeki acının nedeni yediğim darbeler değil, beni koruması gereken polisin oralı bile olmaması idi…” (Acıklı olan başka bir konu da, çevredekilerin şahit gösterilme korkusuyla ortadan kaybolması, yalnızca servis şoförünün kendisine yardım etmesidir.) Büyük resim korkunç Banu Özçelik devamla devlet yetkililerine soruyor: “Servis aracında bulunan kamera kayıtlarına ve bilet satış noktasında kayıtlı kimlik bilgilerine rağmen hala bulunamayan bu Suriyeli saldırganlar kimlerdir? Dört Çevik Kuvvet polisinin beş adım ötesinden suçları bildirildiği halde rahatlıkla geçerek gözden kaybolan bu saldırganlar nerede? Her birine maaş+çocuk yardımı verilen bu insanlar, neden buradalar? Ülkelerindeki savaş bittiğinde nasıl toplanıp geri gönderilecek? Büyük resim o kadar tehlikeli ve korkunç ki! Bu yalnız benim değil, yarın hepimizin sorunu olacak!” Soruları sormayı sürdürelim: Suriye’den gelenlerin nüfus ve yerleşim kayıtları doğru dürüst tutuluyor mu? İzmir Valisi Sayın Mustafa Toprak yadsıyor ama sayıları ülke çapında bir milyona ulaşan Suriyelilerin, seçimlerde oy kullanacakları yönünde kaygılar derinleşiyor. Türk vatandaşlarına o denli kolay hizmet götürülemez, konut sağlanamazken, kaymakamlıklarda “mültecilere” gösterilen bu hassaslık neden? Emir yukarıdan mı geliyor? Ülkemize şu ya da bu nedenle gelmiş olan Suriyeli “mültecilere” kötü davranılmasını öneriyor değilim. Konak Belediye Başkanlığı görevinde iken, Basmane ve çevresi Somalili mültecilerin akınına uğramıştı. Başta yöneticileri Meryem Gümüştürkmen olmak üzere Oteller Sokağı’na komşu “semt merkezi”nde çalışan görevlilerimiz, Somalili konuklarımıza ciddi ilgi gösterdi. Sağlık, giyim, sosyal sorunları ile ilgilenildi. Şimdi rahmetli olan bir arkadaşımız, yeni doğan bir bebeğe süt anneliği bile yaptı. Bu nedenle, bu konuda hiçbir kompleksimiz olamaz. Eşbaşkanlık uğruna Bizim kaygımız, hatalı dış siyasetin ülkemizi içine düşürdüğü durumdan kaynaklanıyor. Kaçak Suriyelilere, başta mermer sektöründe olmak üzere ucuz işçilik yaptırılıyor. Öte yandan, Suriye’den gelen fırsatçılar, İstanbul’da, ucuz emek sömürüsü ile kaçak ihracata bile başlamış. Komşularla sıfır sorun derken, her yanımız soruna döndü. ABD’nin Büyük Orta Doğu Projesinde “eşbaşkanlık” yapmak hesabıyla girilen yolda, içine düştüğümüz duruma bakar mısınız ? Türk milletine yazık oluyor. Biz vicdan sahibi insanlarız kimsenin göz göre göre ölmesini istemeyiz ama hakkımızı gasp ettirecek kadarda sorumsuz olamayız mülteci barındıran tek ülke biz değiliz. Kendi halkına değer veren ülkeler mültecileri bulundukları bölgeden kesinlikle çıkarmıyor kamplarda barınmalarını sağlıyor bizde ülke insanı olarak kamplara her türlü yardımı yapıyoruz ama ben ülke vatandaşı olarak yıllarca görev ve sorumluluğumu yerine getirdiğim, vergimi verdiğim halde her ne sebeple olursa olsun benim yararlanamadığım haklardan bir suriyeli yararlanıyorsa bu noktada sessiz kalmak bu ülke vatandaşı için hangi görüşe sahip olursa olsun ahmaklıktan başka bir şey değildir.
|